hürriyet

30 Ağustos 2012 Perşembe

Her yürek kendini ısıtır kendi yürek yangında ve öter aşkın yorganını üşüyen yangının üstune



kabe misali yüreğim aşkının ekseninde ataf ederken
,gözlerinin denizine çöker tüm yaşanmışlıklarım
nefesinin dokunuşları düşer aşkının üstüne
sonsuzluğun izdüşümüne sürerim beklentilerimi


antik çağlardan beri kürek çekerim sevdanın denizlerinde , elimi açıp dilenirim ufukta suretini gördüğümde aşkına dair  cümleleri yüreğinden .. ateş böcekleri bir bir  sönerken sana yazılmış cümlerimin ıssız gecelerinde ,mevsimi gelmeden yapraklar gibi dökülürdüm kirpiklerinde  aşkın sonsuzluğuna .geceye küsmüş  ışığını saklayan  aydan . denize kadar gidipde kendi içine dökülen nehirden daha iyi kim anlayabilir beni  ekseninde döndüğü aşkın merkezine ulaşıpta  yeniden aşkının sonsuzluğunda kaybolmanın nasıl bişey oldunu .,


yüreğimin iç çekmelerinde yürürüm iz bırakmadan yüreğinde ,parmak ucu sokuluşlarıyla  dokunurm yüreğinin yangılarına , Sensizliğin   girdabı çeker içine , parmak ucu yangıklarımın su damlacıkları dolar ıslak denizlerimin nemli gözlerine ., gül yüreğinde güller açarken Yüreğimin yangınlarında aşkın dansı resmedilir sana bağışlanan şiirlerimin son nüshasında


güneş kızıl bir alevle  yakarken denizlerimi ,yorgun bir rüzgar geçer sabahlarımdan aşkına açılan yelkenlerim fora eder kendini yüreğinin kerte hattıdaki bir  rotaya .. ben hedefi belli olmayan bir kurşun gibi giderim menzilmde akibetimi bilmeden . Zaman uzaklatıkça sana ulaşmalarımdan el sallarım kızıla boyanmış  uzak bir zamanların ardından geceye kapanan gözlerine    diken gibi batınca güllerin aşkımın mürekkebine ,bir zemheri soğuğu  çarpar  yüreğimin sen olan yanına  .

Yalın ayak yürürüz  özlemin soğuksularında , her gece  yanarız kavuşmak dolu hayallerde , sol alt köşesi yanmış bir kalbin mutluluk kokuları gelir burnumuza uykusuz bir deniz fenerinin son nefesinde..göçlere vurduğumuz kalblerimiz döner  , baharda yağmur  çisentileriyle bozkırı kaplayan gelincikler misali . Aşk sesiz bir denizin hışırtısında dolduru r  yüreklerimizin  göletlerini

ve bir gökkuşağı çıkar  gözlerinin buğusunda

dalgakıranlar gibi direniz yanlızlığın koyu siyah fırtınalarına ..her karanlık geceye bir avuç güneş çalarız sabahlarımızdan kavuşmalarımızdan  ateşli bir öpücük koyarız ayrılığın sabahlarına .. zamanın kumsaati dökülür ayak uçlarımıza sonsuzluğu getirmek için başında kavak yelleri esen yüreğinin saçaklarına

afrikalın bir genç kızın ten rengi düş kırıklıklarımı kurdum senli bir gecenin sabahında uyandırsın diye . yalnızlığımın sen tarafına çöreklenirken sessizliğim ,yitik bir serap görünür , mektuplarımın  yüreğine  okunuşunun  nefes alışlarının fısıltılarında ve geriye kalan , sonsuz aşkımızın satır başlarıdır mektuplarımın sonunda üç nokta olarak bıraktığımm 

sana aşkım aşkım sonsuzluğu aşınca yüreğimin med cezirleri depreşir sana bakışlarımda ,sana olan bakışlarım sonsuzlluğun sınırında birleşince aşkınla şiirler serperim yüreğinin denizlerine  bakışarımın değdiği anlarda ..
yüreğinin öğüşleri ısıtırken ruhumu bedenimi yakacak nefesini ararım tenimde . O an yüreğimden denizler boşalır , öpüşlerinin   doyumsuz acıları  ısırken dudaklarımı .sana kavuşmalrımın mahyası süslerken yüreğimin semasını ayrılığın ateşi asılır yüreğimin karanlık kuyularının sarnıcına .bir EYYUB olurum semada mahtaları seyrederken YUSUF aşkıyla yanan gözleri ama ve kendi aşk ateşimin ayazında üşürüm yürek yangınlarımda 
. Her yürek kendini ısıtır kendi yürek yangında ve öter aşkın yorganını üşüyen yangının  üstune...

güneşin gölgesi düşer sesizliğe yanızlmış mektuplarıma .

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder