Hangi çorak susuz topraklardan taşırdın yüreğimdeki bordo denizlerin fırtınalarını.hangi vahanın ortasın susuz bıraktın sensizlikte çatlayan dudaklarımı, gözlerinden denizler taşarken.faili meçhul yanlızlığıma sensizliği ihbar ederken gecenin kör vaktinde , yüzüne aşina hangi hayalin katiline soyundun ey yar .
Kaç kez daha uyanmalıyım seni düşlerken sensizliğin sardığı soğuk geçeğe. gözlerimin sana olan açlığını uykusızluğumda kurduğum düşlerin ile doyurdum. yokluğuna isyanlar biriktirip susmalarımın için zulaladım gecelerde sakalım zamana yataklık ederdi devşirme kavuşmaları hatırlamak için.susmalarımdaki sessizliği hayra yorma sevgili bu yüreğimdeki yorgun denizlerin bir fırtıanya gebe oluşundandır.
Kavuşmali hayallerin sana dokunuşlarına ,ayrılığın şiirlerini zulaladım. Bir dirhem kavuşamaya binlerce özlem ekiyorum. Rengarenk umutlara yelken açmak gayesi ile.
sonra gece sabaha dönerken kavuşmaya dair tüm umutları tüm hayalelri seni bir özleme bağışlıyorum*
…
sen yüreğini nafile umutlar ile yorma sevgili. Bırak leş yiyen kuşlar gibi zaman her gün bir ben alsın yüreğinden ta ki sadece sen kalana dek yüreğinde. ben den kalan artıları yakıp yüreğinin ateşinde savurursun sevda ağrılarının dağ başlarından. O zaman belki ulaşır nirvanaya umutlar da ki sevdan .
bakışlarından gizlediğim kavuşmalar dan özlem doğuran yürek var .suskunluğumun içinde saklanan, dinginliğimi yorarken aşka yazılmış dizlerin noktalama işaretlerinde .
kalemimin kalemini kırıyorum, sana yazılan şiirlerin dar ağaçlarında kavuşmalarım sehpasını tekmelerken cepleri rengarenk bilyelerle dolu mutluluğun kekeme coçuğu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder