hürriyet

30 Nisan 2018 Pazartesi

BENİM GÖK KUŞAĞIM YAĞMURDAN ÖNCE DOĞAR n

BENİM GÖK KUŞAĞIM YAĞMURDAN ÖNCE DOĞAR
Özlemimi emzirmem gözlerinden …..beni bilirsin çay bardağına konulan dudak payı kadar uzak kalamam özleminden sevgili…ben ayrılığa yazılmış şiirlerde emziririm ayrılığı sen kavuşmaları sarıp sarmala  beni  her andığında diye
çocukluk masumiyetimi yitirdiğim hayatın bahçesinde tuza hasret yaralarım çiçek açar kan renginde ….. boynu bükük ağlayan bir sazın  mızrabın da saklıdır , kavuşmak tadında yazdığım mektuplar ama kulaklar duymaz  , gözler  görmez  ,dil ile telaffuz edilmez ancak kavuşurken sevgiliye özlem denizinde susuzluk çekenler  duyar yüreğin bam telinin titremesinde .
Geceyi giyiniyorum gün doğumu sancılarında , sensizliğe  mahkum edilmiş  kuyuların en karanlık kuytularında .. deniz aşırı kavuşmalar yollarım Yusuf kuyusundan, odanın dört iklime serpiştirdiğim yıldızlara  saklı… uyandığında yüreğin tutsun gece gizlenmiş yanlızlığımın ellerinden.
Teni yağmur sonrası toprak kokar  sevgili , yatağın cehennem kadar sıcak iken nasıl oluyor da  nefesin  buzul bozkırlarını  üşütecek kadar soğuk  dokunuyor dudaklarıma..
Hadi  kırılırım diye  korkma  dök avuçlarında biriktirdiğin tüm hüzünlerini  tebessümlerimin üstüne . ben senin sevinçlerinde hüzünlerimi seviştirmeyi öğrendim dert etme sen …BENİM GÖK KUŞAĞIM YAĞMURDAN ÖNCE DOĞAR…
Sen kavuşmaları al git bordo denizlerim yanmadan toprak kokan teninin sıcaklığında yanarsa bordo denizlerim söndüremez gözlerinde barındırdı
dığın denizler taşıp  yağsa kırk ikindi  sol yanıma …

Ey yüreğime bahşedilmiş özlem , arala gözlerinin perdelerini  ve dokundur gecelerim den düşen uykusuzluğun  gözlerine bakışlarını …vazgeçtim uykusuzluğuma dokunma .neden dersen ben uykusuz gecelerimin gün doğumu sancılarında biriktiriyorum  senli tüm düşlere söylenmemiş yüklemine ağır gelen  cümlelerin öznelerini.  Belli  mi olur  öznesi sen olan yüklemine özlem yüklediğim  tüm cümleler  düşer kırılır  düşlerimden

10 Nisan 2018 Salı

en masum duaların içinde yak en tutkulu günahlarımı

yokluğunun med cezirlerinde gözlerimde biriken denizlere çizilsin gözlerinin değdiği tüm mekanlar . güldüğün her an  bir mum yakılsın karanlıktan ürken  düşlerimin  sokak başlarına … tenime değen her ılık nefesinde yüreğimin kuzey yamacını mesken tutmuş  buzullar  erisin yavaş yavaş ..sesinin kulağıma değen her tınısında bir şiir  dile  gelsin , bam telinin mızrap ile buluşmasında ...
martılar çığlık çığlığa uzanırken ellerinde ki ekmek kırıntılarına , gün doğumunun tazeliği değsin  dudaklarımdan uzak  kalan dudaklarının çatlamış yanlarına ...
çoğul bir aşkın  , tekil yanlızlığın da alev alsın nesli tükenmekte olan duyguların..,
uzat bakışlarında ki ıslak denizleri ellerimi yıkayayım ve dökülsün gözlerinde ki denizler  gibi  günahlarım bir bir ellerimden ..  fırtınalar tarafından  işgal edilmiş tüm güvenli limanlarım  ve korsanlar tarafından yağmalanmış açık denizlerde seyreden umutlarım… hadi uzat yüreğinin ellerini , tut yüreğimden ve kaldır  hırpani  bedenimi aşkın dansına …. Çöz saçlarına bağladığın  özlemi  savrulsun bir kelebek kanadının  çıkardığı  rüzgarda..
 sen  lal olmuş dilin söylediği  sağır şarkılarda  dinle kalemimin sana yazmaya cüret edemediği  sözcükleri ve dokundur , ölüme hasret kalmış  bedenime ,yüreğinde fermanı katlime  yazılmış    cümlelerinin mürekkebini kurmadan..  
hasretin bakışlarından öperek  uyut  , gözlerimde senden yadigar  kalan  özlem içinde kaybolmuş uykusuzluğumu.. en masum duaların içinde  yak  en tutkulu günahlarımı .. Karton kutu içinde uyuyan  sokak köpeği kimsesizliğini yaşarken  kat beni  bedeninde ki yangınların içine ve küllerimi savur  teninde  beni düşlerken hırçınlaşan ganj nehrinin bulanık sularında..
hiç yazılmamış bir kitap için yazılmış ön söz gibi  sana hissettiklerim , kifayetsizlikler içinde  üzerlerine anlam yüklenmeye çalışan şiirler  gibi  belki de..
açık gözlerimi kapat dudakların ile gecenin üstüne, bir tazeliğini bağışla  nasırlı ellerimin tutuğu zemherilerime .. bedenim uzakta olsa da  yüreğim avuçlarında bekle  beni, sesine  ses olduğum  seslendiğim yerde.. 
bakışlarının kırdığı düşlerimi parmak uçları dokunuşlarını sar  oysa ki hiç
okunmamış  mektuplar  demetiydi  senin için kurduğum düşler..
yüreğimin yangınlarına yetiştir  gözlerindeki ıslak  denizleri  , bakışların ile  sula gün yağmurdan zerre nasibini almamış  bozkırlarımı , sula ki and bahçelerine  dönsün umutlarım  ve  bedenimde   bayram sabahı  çocuklarının  gülüşleri açsın …

veee zaman dursun hiç akmasın
yüreğimdeki  tüm fani ruhlar  ölümsüzlüğü kucaklasın , Mecnun yeniden aşık olsun Leyla’ ya , Kerem bir  daha yansın Aslı’ narına , bülbül yeniden bestelesin  güle  olan aşkını ve ben yeniden seveyim seni her özlediğimde ilkinden daha büyük  bir aşkla ……

kapat gözlerimi bakışlarınla  ve son kez doğsun karanlıkta ışık kokunda gizlediğin güneş ile 

3 Nisan 2018 Salı

ÜŞEYEN YÜREĞİMİN ÜSTÜNÜ BAKIŞLARIN İLE ÖRT …. Ve sessizce git uyandırmadan denizlerimi


Ey AŞK . her kavuşmalardan özlemler  doğuran….  Bilmiyorum gecenin en kör vaktinde hangi düşlere göz kırpıyorsun yastığında bıraktığım çukurluğa sarılarak. Kaç kez  yüreğime çöreklenen yanlızlığın boynuna urgan geçiyorum saçlarından ördüğüm. Kaçıncı uykusuzluğumun gözlerine mil çekiyorum hatırlamıyorum.. bu kaçıncı tabut kendi cesedim için yaptığım. bu kaçıncı dağ başı yanlığım kendimi attığım yara ….bu kaçıncı ölümüm bayram sabahı coçukluğumun mutluluk gözyaşlarında  yıkadığım.
Kan kaybından ölen bir kalemin can çekişinde sana koşuyor şiirlerim kan revan içindeki kelimelerin ellerinden tutarak....her daim fırtınalar kopan dik duran yüreğim ram olup diz çökmüşken sessizce sensizliğin  ortasında , suskunluğunun tetiğini  düşür   usulca , dudaklarında ki tebessümün hatırına ….ve…….
    Katlet  yüreğimi saba makamında bir şarkı mırıldanırken ..
Çatlamış bakışlarımı yaslayıp bir deniz feneri ışığına ,, düşler örüyorum uykusuzluğuma ..suskunluğumun  sırtına yükleyip söylemeye yeltenip  söyleyemediğim tüm sözleri sabır çekiyorum şükürlerimin arasında ... hayata kapanmış ömrümün üstünden geç yalın ayak ve yıka susamışlığını  yüreğimin bordo denizlerinde…
Varlığında ölmüş olsan da … yokluğunda içtiğim şekersiz çayın dem tadında yaşatırım seni  sevgili  bir sevda  kefenleyip yanlızlığımın omuzlarına yüklemiş olsam da ben yanlızlıktan intihara meyilli yüreğime iki kişiye yetecek kadar  sevgi barındırmasını bilirim …  sen yüreğini ferah tut ….


Hadi sevgili daha fazla uzatmanın anlamı yokk…
ÜŞEYEN YÜREĞİMİN ÜSTÜNÜ BAKIŞLARIN  
İLE ÖRT …. Ve  sessizce git  uyandırmadan denizlerimi