hürriyet

20 Kasım 2018 Salı

yüreğimin çöllerine sırt üstü uzanıp MECNUN’nun LEYLA’YA SESLENİŞİNİ DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI


Umudun kıyında oturmuş , gözlerinin mavisine sürdüğüm ilk onbirin eşitliği bozmasını beklerken  , tüm ataklarım senin kattı buzdan savunman  karşısında tükenişlerini izlerken  ,dakikaları bir bir   düşerken 90 dan geriye , gözlerinin mavisinde düşlerinin üstüne örtüğüm hayalindi …
İnsan tilki misali döner dolaşır  hep başka yürekler peşinden  koşarken daire çizdiğinin farkına varmadan yine yüreğine döner  ..  işkencelerin ağıt türkülerini saklarım içimdeki çocuğun avuçlarında..  uykusuz gecelerime ninni diye astığım özleminin kokusunu getiren  rüzgarın sessidir rüzgar çanlarında dans eden……
Sana yaptığım kağıttan gemileri umudun ırmaklarına bırak  yelkenlerini yakıp … isli dumanı götürsün gitmek isteyip ertelediğimiz umutlara ağır adımlar ile…uykusuzluğumu asarken gecenin gözlerine inadına  seni hayallere dalarım anıları kıskandırmak için.
Postacı birde benim yüreğimin kapsısını çalsın beklenmedik bir anda  yüreğinden gelen  ucu yanık mektubun kokusunda.. veee aşk geçsin her satırında var oluş dan beri uğruna kimi zaman insanı  yahşi kimi zaman vahşi kılan .. …


bulutların arasından Üşümüş karları okşuyor  parmaklarım  eski bir yanlızlığın telaşlı sesleri eşiğinde. Dingin bir denizin huzurlu koynunda efsunlu bir aşkın ,efkarını demlemek istiyorum sabrın taşı üstünde ..Yitik umutlar, batık gemiler ,solgun güller , kadar yorgun kalemimi yaslayıp yitik canların sinesine zemheriye çeyrek kala baharı bekliyorum , bebeğin gülümsemesi kadar naif bir umudun bir adım arında….
Ayrılığın sızısı ile örselenen bakışlarımın yansımasında dokunuyor ıslak gözlerin yüreğimdeki  bordo denizlerinin ufkuna.. martı çığlıklarına yükledim  kaygılı düşüncelerimi ve kainattın denizde bir damla kaldığı  yüreğimin çöllerine sırt üstü uzanıp MECNUN’nun  LEYLA’YA SESLENİŞİNİ DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI…


15 Kasım 2018 Perşembe

çöz üzerime düğümlenmiş kırk düğümlü kırk bohçayı


Bir uykusuzluk parçalıyor, gecelerimde açan ateş böceklerini. ..
Senin yokluğundan mı, yoksa senin yokluğuna duydum öfkeden mi bilinmez.
yoksa hayallerine ektiğim günahkar düşlerden mi  bilemiyorum
Bildiğim bir  şey var ise  oda yokluğunda ;yüreğime musallat olan karanlık…..”

kalemim ile kağıt arasına sıkışmış sözcükler var yan yana sıralanıp mektup olmayı bekleyen.. öğrendiğim tüm kelimler saklanmış  gecenin  en kuytu yerine …suskunluğumu bağlayıp  dilime sustum gözlerinde  gördüğüm deniz genişliği kadar. Şimdi derinliği Yusuf’un kuyusu kadar  derin  bir kuyuya attım yokluğuna dair belleğimde dolaşan tüm efkarlı  düşüncelerin  sofrasında meze olan  cümleleri.. hadi   durma Dudaklarında biriktirdiğin  tüm kelimeleri  suskunluğuma  kus  dudakların dudaklarıma değdiğinde .?

sensizliğin ve sessizliğin muhabbeti efkarında demlerken hüznü sükütümu . ayrılığın  yağmurlarında gusül ediyorum   yokluğunda kirlenmiş bedenimi . uzat elini tut   çek beni yüreğinin amarlarından  gözlerinin kıyılarına .küflü sandıklardan çıkar beni  çöz üzerime  düğümlenmiş kırk düğümlü kırk bohçayı .. umutlara gebe bırakarak kapattığım gözlerimi    öpüşlerinle dudağının çatlağına tutsak olmuş  ve beni azat  et 

Bırak beni sensizliğe . düşsün artık gözlerimden  hayaline hasret düşler .. tek bir cümle kur benim ile ilgili  sonra sal beni bensizliğin ortasına  … göç edeyim  yüreğinin bozkırlarında yaz kış  , bin yıldan fazla sürsün göçebeliğim dokunuşlarım teninde yanarken .. 
Sen halen bende iken katlet sende ki beni ve  derviş selamlarında devşir  senli dualar için kalkan avuçlarımın arasından   akan  feryadı isyanımı …bakma bana gözlerim ile  kapat gözlerimi ve bana bir sevinçlik sen yolla koyup zarfın içine ….gecede bir veda havası mektuplarımda ayrılık var hislerim bana yabancı.
Ne zaman seni öldürmeye yeltensem , yeniden doğuyorsun yüreğimin en çocuksu masum yerinde .  ben seni öldüremesem de  sen  öldür beni  yüreğinde en mutlu olduğun anda .yak beni sana gönderemediğim mektuplar yazarken .

hadi durma yaklaş ölüm gibi yavaş yavaş gözlerinde ki mutluluğa şahit iken geçir saçlarından ördüğün ilmeği boynuma ve kirpiklerinde kurduğun darağacında as beni ama öldükten sonrada indirme kalsın cesedim orada  savrulsun gözlerini her kapadığında da bir sağa bir sola  ……