hürriyet

5 Ağustos 2019 Pazartesi

Unutmamalı ki hayat tezatlar ile anlamlı

İnsanın yüreği  okyanus kadar  engin ve derin iken , neden çok az kişi  sürekli ikamet ediyor..  sanıyor ki insan her selam verip oturan kişi hep kalacak.. boş uzun ıssız yollar da ki dinlenme tesisleri gibi az kişi uğruyor , uğrayanlarda  bir çay içimliği durum allahaısmarlardık  hayırlı  işler demen çekip gidiyor , insan yüreğinde  öyle  az  kişi geliyor ki  gelenlerden  çok daha fazlası bir veda bile etmeden çekip gidiyor sessizce


Belki de yaşamak için çiçeğin özünü emen tohum gibi insan da yaşamak için konuk olduğu yüreklerden besleniyordur, yüreğin beslediği aşkı , sevgiyi, umudu emip yerine hayal kırıklığını, umutsuzluğu , yanlığı ve ayrılığı bırakıyordur. Tohuma  özünü veren çiçeğin solması gibi….her insan aşkı , sevgiyi yaşamayacağına göre  herkesin aynı anda mutlu olma imkanı olmadığına göre , bir aşk ateşi ile yanarken , uzakta bir yüreğin ayrılığın soğuk rüzgarında titremesi gerekiyordur….
Masallar  gibi her masal  mutlu son ile biter gibi görünse de , prenses , beyaz atlı prensin atının terkisinde gün batımına yol alırken diğer  tarafta  sözde kötü cadı  hayatı boyunca mutsuzluğu yaşıyor . onların mutluluğu  cadının mutsuzluğundan besleniyor..
Yağmur duasına  çıkan kişi yağmurdan sonra kalacak olan çamuru yada sel taşkınını da göze almalı değil mi.  Denize açılan kaptan  nasıl limana varmayı hayal ediyorsa , fırtınayı ve  hatta  batmayı da  hayal edebilmeli tüm hayatım boyunca  öğrendim bir şey  var ise oda….
İnsan sevgiyi istiyor ise nefreti , sılayı istiyor ise vuslatı, mutluğu istiyorsa , hüznü ,kavuşmayı istiyorsa  ayrılığı da göze almalı…
Unutmamalı ki hayat tezatlar ile  anlamlı , nasıl ki gece ve gündüz bir biri ile anlamlı ve fark edilebilir , hayat da  her şey tezattı ile anlamlı ve fark edilebilir …
Ve en önemli öğrendim ise  oturup konuşabileceğin insandan çok yanında susmayı  öğrenebileceğin suskunluğu paylaşa bileceğin birini bulmalı….

16 Haziran 2019 Pazar

Ve kapat gözlerini sessizce yüreğimin üstüne


düşler düşmüş gecelerimin en karanlık en dipsiz Yusuf kuyularına
sesindeki tınıyı  ararım sevdalı türkülerin sıcaklığında
yardan armağan yaralarımdan yer açmaya çalışırım feryadı suskunluğuna
akışkanlığım oldu sensizliğe yaslanıp dalmak mahrihülyalara
 
Senin sesini değil sessizliğini sevdim sevdiğim .. demli çayın damağa vurması gibi kekremsi naif sessizliğinin tadını sevdim sevdiğimmmm..
Sus….!sevdiğim konuşma .. senin sesin  sesinde derin derin nefes almama neden olan bir şey var ama  sen sus konuşma … konuşup da SESSİZLİĞİN İLE YANLIĞIM ARASINDA Kİ AHENKİ BOZMA …..
Gecelerine sığınmacı ürkekliği ile  yaklaşan Zemheride gördüğün sıcak düşlerin , sırlarında sakla gözlerimde ki denizlerin sana olan  gelgitlerini .. belki o zaman terk ederim  bende ki seni ,gün ağlarken,  yürek kanarken , minarelerde ezan okunup gece  giderken ,bir veda havasıyla el sallayıp hayaline…..
 Bir zamanlar  gözlerimin izdüşümüne varlığın ile kerte hattı çizerdim ve tüm hayata dair çizdim rotalarım gökkuşağı gibi rengarenk süslenirdi , nefesinin serinliğinde yatıştırırdım  yüreğimin yılgı atlarını….. ve ölümsüzlüğü keşfederdim dudağının sol yanında …

Kaybolmuş bir dünün ansını beklerken  harcadık bugünümüzü , efkar dolu gözlerimize ağrılı bir hayal peydah oldu , göğsümüze gülüşlerin  dikenleri batarken , titrer oldu çayın buğusunda gözyaşları …..suskunluğumun feryadı isyanı yararken  yüreğimin bordo denizlerini Musa misali ,sessizliğinin  sesini sürerek yatıştırırım  sensizliğin göğsüme vuran dalgalarını……….

sen yüreğimin dalgalarını yatıştırarak ,  suskularımın  üstünü karalayarak  satır aralarımdaki  alevleri söndürüp  avuçlarının arasına  alarak ömrünü dinle sen sevdalı yüreğimin türküsünü sevdalı türküsünü olmaz mı sevdiğim.
Bedeninin sıcaklığı ile yaksan da tüm denizlerimi , delirse de hevai nefsm , damalarımda özgürce dolaşır sessizliğe atfedilmiş dizelerim…..
Dermanı sen olsan da dermansız bir hastalıktır bende ki sensizlik ,, bu yüzdendir ki sevgili  benim can dostum yanlızlıktır…..bu cana nefes  doldukça , sana söyleyemediklerim oldukça ,her gece hayalin geçtikçe , efkarın çoğaldıkça  , her nefs ölümü tatdıkca ,, yanlızlıktır benim en kadim  yarenim…….
 

sen yüreğini serin tut sevgili .  kadim yanlızlık ile yoldaşım ben , uykusuz olduğum için üzülme gül yürekli yar  , ben gözlerimi efsunkar bakışlarının dediği yerlere bakarak dinlendiriyorum……

her  geçen gün hayallerimiz  küçülse de bülbül  boyun bükse de güle , sen ,,imkansız ayrılıkların önünde eğilme…. Ve  kapat gözlerini sessizce yüreğimin üstüne

5 Mayıs 2019 Pazar

söz konusu FENERBAHÇE İSE GERİSİ TIRI VIRI ……


Ne kadar da hasret kalmışım kalem ile kağıdın buluşmasında çıkan ahenkli sese. Uzun zamandır ilk kez kağıt ve kalem alıyorum bir şeyler yazmak için elime. özlemişim kalemin altında ezilen kağıdın  hışırtıya benze sesinin kelimelere dönüşmesini. Kelimelerin bir biri arınca sıralanıp cümleleri oluşturmasını..
Cümlelerin neye dönüşeceğini bilmiyorum belki bir aşk mektubu  kıyısında özlem olan  belki de bir isyan manifestosu . fırtınalar kopan bordo denizlerimin aykırı korsanlarından …..
Toza  toprağa karışmış ruhum, yüreğim infialler içinde infilak etmek üzere…biliyorum tüm suç fenerbahçenin….  Şampiyonluk mücedelesi verseydi iyiydi böyle olmazdı  yüreğim…. İnfialler içinde  infilak etmemek için çabalamazdı… eğer Fenerbahçe iyi olsaydı  ne yanlızlık ne gam  nede  aşkın olmaması hayatımda  hiç biri bu kadar koymazdı. Tüm Fenerbahçe’nin…   biliyorum.. ama yapacak ta birsey yok  ölümüne Fenerbahçe  ..ŞAMPİYONDA OLSA AMATÖR  KUME DEDE  OLSA İLLE  DE FENERBAHÇE …..
M.Kemal  ^^ söz konusu vatan ise gerisi teferruattır^^ diyor ya.. işte  söz konusu Fenerbahçe olunca  aşkmış , özlemiş . yanlızlıkmış  teferruattır diyecem ama  teferruat ayrıntı , ince detay   demek ve ayrıntılar ince detaylar   nükteler ,  güzelliğin  sebebidir ,, yani düşün artık  söz konusu Fenerbahçe ise  gerisi  teferruat bile olmamıyor  hayatımda .. tırı vırı   hava civa …
Arkadaş....eee kaptan fenere  fener  olacaz  …..mı dediğinden beri ..  gözlerimizin feri söndü  parmak uçlarımız su topladı… bu futbolcu kardeşlerimiz  koşmayı ve gol atmayı unuttu…
Yerel seçimleri  niye bukadar takıyorum  o olmuş bu olmuş  ha İmamoğlu  ha bin ali  olmuş ( özle iisim falan ama ben ufak yazdım hiçbir siyasi oluşum ve siyasi  kişi umrum da olmadı için yazdım böyle belirteyim) yok ekonomi  yeler bir olmuş , soğan 6 tl olmuş  neden tadığımı  anlamdım..  Fenerbahçe  yüzünden  eğer  li Fenerbahçe  şampiyonluğu garantililiyeydi   hiçbir şey umrum da olmazdı. .. demek ki … toplum bu yüzden mutsuz  öfkeli,, Fenerbahçe   kötü oldu için toplumun ruh halide bozuk Fenerbahçeli  futbolcular  gibi .. onlar  futbol oynamasını  toplum yaşamasını unutmuşş. Şimdi bazıları bana  kızacak ne laka  diye  benim tanıdım  her beş kişiden ikisi fenerli   ben böyle isem tüm fenerliler  böyle  buda  şöyle bir düz mantık ile  toplumun 100/40 böyle  hal böyle oluna normla yani  her şey …
Velhasılı velkelam uzun lafahiç  gerek yok..

söz konusu FENERBAHÇE İSE  GERİSİ TIRI VIRI ……
Not : yazının ilk paragrafında  kalem ve kağıda duydum özlem derken …  çok uzun zamandır  resim yapmak dışında  ilk kez  bir kağıda kurşun kalem ile  bir şeyler yazdım.. hep klavye kullanıyordum  demli çay içerken …
.

17 Şubat 2019 Pazar

Gül yüreğinin kokusu sarar sana açılan uzak kucağımı


Uykusuz  gecelerime musallat olan Hayallerinin bileklerini kestim  , gün doğumu inerken gecenin üstüne yavaş yavaş  kan kaybından ölmesini izledim .Aşkın bekleme odasında  rötarlı kavuşmaları beklerken , adını bile unuttuğum  çocukluğumun yalın ayaklı tebessümleri  ile siyah kefenini diktik beraber ,parmak uçlarımıza iğnele batırarak..
Bedeller biçilen günahlarımı asıyorum nazar boncuğu  misali  umutlarımın üstüne .. güneş sırtını döner  oldu sabahlarıma, gündüzlerim geceden karanlık , yüreğimde ki bordo denizler delirmiş isyan eder bu duruma  ,ruhumda  ki kızılca kıyamete raman kala.
Hatırlar mısın  nefsimizi salardık aç kurtlar  gibi yanan bedenlerimizin üstüne …dokundukça  tenlerimiz alev alıp yanardı , en müstehcen günahlar bile  utanırdı bize bakmaya gözlerini kapayıp  fısıltı ile  konuşurlardı ……
 Şimdi sen ne yapıyorsun bilmem .. ama ben duraksız yollarda yolculuk yapan yolcu gibiyim , bitmez gibi görünen  yol kenarında ki direkleri sayan.. denize dökülen bir damla  göz yaşını arıyor gibiyim , kirpiklerime ördüğüm benler yıkılsa sahili ıslatacak kadar kaparmış  iken  yüreğimde isyan bordo denizler…( bu türkünün bu kadar hüzünlü olduğunu fark etmemiştim  daha önce .. belki okur isen bu yazımı  sende dinle  ey  gül  yürekli yar  altın yüzüğüm kırıldı..ama demli birde çay koy benim için şekersiz bir yudum al  ve gözlerini sonra dinleee)
Vakitsiz sevişmelerin  umutsuz keşkelerini  yaşıyorum  şimdiler de .. dağ başı yanlızlığım da düşlerini gördüğüm kadına şiirler yazarken..   ıslak  gözlerim ile bakmaya korkarken  hayalinin siyah kefenli naaşına , göğsüme   sokulur  yavaş yavaş eli mızraklı  ağır bir sancı , yüreğimin çığlıklarından  tele tel  dökülür  kelimelerim şiirlerinin  üstüne …
 Gül yüreğinin kokusu sarar  sana açılan uzak  kucağımı …çoğalır mı   yüreğinde ki hüzün yanlızlık ile sarıldıkça  yoksa  buruk bir tebessüm mü sarar  bedenini  sevgili…değmesin ne  yüreğine  nede bedenine yanlızğın eli   ey gönlümde ki kızıl  gül ey gülü rana ……

…Bu yazıyı okursan sevgili .. seni andıkça  hicabından kızaran günahlarımın yanaklarından öperek uyandır sensiz kapanan gözlerimii ……

23 Ocak 2019 Çarşamba

AŞK SARI LACİVERTTİR



Sensizliğin sessizliğine yaslayıp utangaç çocukluğumun
 
kahkahalarını  galibiyete hasret FENERBAHÇE  gibi özlüyorum bakışlarını …  Fenerbahçe’nin yeşil sahada ki çırpınışlarından  farksız  hayalin ile oturup hasbihal edip , bir o kadar umut dolu bir o kadar haybeye … Sensizliğe o kadar dalmışım ki sesini bile duymaz olmuş  kulaklarım.. Varlığını sensiz açıkta kalan uykularımın üzerine ört ama yokluğun ile giydir  günahkar düşlerimde ki en günahkar tutkularımı..Üzgünüm iki nokta arasına sığdıracak  kadar özlemedim seni ,, seni çocukluğumda  ceplerimde sakladığım oynamaya kıyamadığım  sarı lacivert  bilyelerim  gibi özledim…( fenerbahçeli oldum için sarı lacivert bilyelere kıyamazdım … çizilsin kırılsın yada başkasına gitsin istemezdim onları  saklardım: gerçi halen sarı lacivert bilyelerimi  saklarım ) .. dedim ya sevgili  seni iki nokta arasına sığacak kadar özlemedim sevemedim elimd  değil … seni hep sakladığım sarı lacivert bilyelerim gibi sevip   özledim….Kusuruma bakma yüreğim ancak  SARI VE LACİ AŞKA AŞIK OLMUŞ BİR YÜREK  BU KADAR SEVİP ÖZLEYE BİLİYOR ….
Artık sende  ne yapacaksın elin deki ile idare edeceksin sarı ve lacivertden sonra ki aşkın hali…


Gözlerinin koyu maviye çalan yanlarına yatır gözlerimde ki hasreti….ve dudaklarımda ki nihavent suskunluğu yak nefesin ile dağıt küllerimi teninin rayihasına bedenin de nadasa bıraktığın dokunuşlarımı beslemesi için.

Sarı lacivert bir aşkın  ortasında yalın ayak yürüyorum sancılanmış umutlarımı rasgele  yeşilliklere serperek...sarı lacivert  ile yıkanmış  yüreğimin üzerine  kapat  semaya açtığın ellerini ve dudakların ile mühürle yüreğimdE ki sarı lacivert aşkııı….