hürriyet

21 Aralık 2012 Cuma

Bırak beni gideyimm

Bırak beni gideyimm Denizlere Ben gidemezsem Gül hasret kalır bülbüle Ferhat küser şirin ‘e Bırak beni gidem denizlere Deniz sevdalısıyım ben Acı kokan ayrılıklardan yüreğime aşklar boşaltırım Denizleri düşlemekten çöllere döndü gözlerim Bırak beni denilzere gideyim Bende gideyim ki tutuşsun Mecnun’un ayak bastığı çöller Ben gitmezsem Kafiyesiz kalır aşka atvedilen şiiler Doluşunca gözlerime sintine artığı duygular Gitme vakti gelmiştir bilirm Bırak beni gideyim denizlere Ben gidemezsem Söner aşıkların yüreğinde ateş Gözyaşı kokusnda denizi görmek Bu nereye kadar böyle Bırak beni gideyim Kırgın kalmasın ellerim kalemlere Eskisi gibi özlemleri anlatayım şiirlerde Ben gitmezsem Susuz kalır şehitler kerbaleda Yaz günü kar yağar dağ başlarına Bırak beni Gökkuşağında çiçekler açsın zemheride Aşkın bir diğer adı özlemektir Aşık olmak aşka özgürlüğünü vermektir Bırak beni gideyim Kendimi kaybettiğim de bulduğum denzilere Ben gitmezsem Unutulur Tahir ile Zühre Vakitsiz gelir sonbahar Kozasından çıkmadan ölür kelebekler Bırak beni gideyim Kerem vazgeçmeden Aslı sısından Daha önce söylemişitm Deniz sevdalısıyım ben kopmadan içimdeki fırtına yüreğim sende kalsın bırak gideyim ben gitmezsem Nazım bakamaz kız kulesine elini sokup denize mapushane duvarlarına yazar şiirlerini bilemezsin ki dokunmadan gözlerimdeki denizlere ben gitmezsem dönmez göçmen kuşlar taht kurar sevelerin otağına ayrılıklar ben aşkın ustasıyım ben gideyim ki çoğalsın aşıklar yetişsin yeni Kayslar , Ferhatlar aşk zaman ve mekanı aşıp ulaşsın her dem yüreklere ben gitmezsem aşk esir düşer zamana yenilir birak beni gideyim denizlere sürüden ayrılan koyunu kurt kapar balık sudan çıkarsa ölür ne kurta at beni ne susuz bırak ben gitmezsem güle dikenler batar Rumi Şemsi aramayı bırakır Tüm kalpler viran olur yıkılır Bırak beni gideyim denizlere Ben gideyim kii Aşka kanatlanıp yansın Pervane Mevlana kavuşsun Şems’ine Ben gitmezsem Aşıklar divanında yüzüm yere düşer Kelimeler dilimde dağ olup yığılır Dudaklarım küser dilime Bırak beni gideyim sevdalısı oldum denizlere Ben gidersem Hızır yoldaşlık eder Musa’ya Duaya kalkan elller gibi Kızıldeniz açılır Ben gitmezsem Yusuf atılı kalır kuyuda Hakk ‘a kavuşamaz Züleyha Yakup kalır ama Bırak beni gideyimm denizlere Söylemişmiydim ben deniz sevdalısıyım Korkma uzak kalrım diye kıtalar okyanuslara aşsamda uzak değilim Ben hep yüreğinin attı yerdeyimm

14 Aralık 2012 Cuma

TUZLU AŞK


TUZLU AŞK

Güneşe yakın uçardım

İkarusun gölgesi düşerdi kanatlarıma

Okyanus dolduruyorum avuçlarıma
serpiyorum burnuma gelen yanık aşk kokusuna doğru

Gün dönerken geceye 

Dolunay lanetli  leke olup asılır gözlerime

Son düştü  gördüğüm

Suskunluğunda
ellerim yağmur toplar 

Bordo denizlerimden

Kırık bir yakamoz yansımasıydı

Tebessümünde görünen

Unutulmuş bir limanda
maviye sarılı bir aşk yatar

Denizin koynunda

Tuzlu bir aşk  demir atar

Dudağımın kıyısını öperken

Titrek dudakların 
gelmekten yana  kaygım yok yanlızğına

Her gelmek daha zor bir gidişe gebe olmasa 
iki yanlızlıktır belkide asıl yaşanması gereken

Düşlerin koynunda
Yorgun  yürek 
yağmalanmış bir denize  bakar
ve susar

İçinde  isyanlar  ayaklanırken
peki sen ne kadar su(S)arsın
bende ki sana bakarken gözlerin
ben denizin en sakin anlarından korkarım bilirisn

Heran  bir fırtına gebedir diye
korkuyorum şimdi  kalemim suskunlundan

İçimdeki isyanın başkaldırşına sebeb olur  diye

Ey tuzlu kokusuan sevdalandım deniz

Koyunda yatan aşkın tuz  tadını  bırak yüreğime

tek kanadı yanık pervane gibi

Yalpayarak uçuyorum aşkın narına

Gözlerimdei ateş böcekleri sönerken
sen sesini ört şiirlerimin üstüne  sevgili
tuzlu bir aşkın  sözleri düşer
gül yaprağına  bülbülün dilinden
güneş güne  el sürerken
yüreğimde aşkın kokusu
gözlerimde soluyor bordo denizlerimin rengi
düşerse gözlerinden  tuzlu bir aşk
duyarsan gül yaprağının yere düşerken figanını.
ve görürsen yüreğimdeki bordo denizleri
ozaman bilki  sevgili özlemişimdir seni

9 Aralık 2012 Pazar


Gözüm ama olmuş hayalinden başka birşey görmez dilim lal olmuş aşkından başka bir şey söylemez hazanda mevsimindeyim ömrüm  dökülüyor tel tel
ben yanlızlığa seni anlatırken gel

uykusuzluğa sürgün  bir gecenin kenarında  duruyorum, kavuşmalarımızı hayal ediyorum yaşanmışlıkların  üstünü karalayıp kursağımızda takılı kalmış yaşanmamışlıklarımız  çerçeve içine  alıyorum kırmızı kalemle özlemini dolanmışken şiirlerime

.

Özlemin ardından kalan hüzündür  yüreğime  zamanın bahişiş olarak bıtaktığı., yorgun saatler  gözlerini kapayıp   hazırlanırken sukuta sen sarılıp bir uykuya  iliş gözkapaklarıma ve usulca sokul düşlerime

.tadını çıkar  benimle bir bekleyişin ruhlarımız aşk dansına kalkmışken.yağmur olup düş benimle  hayat denen  ırmağın sularına  ve akalım bir ömrün yitik sevadalarına..her sabah gün doğumlarında  aşkını içtim içimin yangını söndürsün diye  her gece susadım aşkına  ellerim dokunurken yokluğuna

üçgündür yağmur yağıyor durmadan  saçakların altına gizlenen  kuşları seyrediyorum penceremden  bir özlem yangını başlıyor sensizliğe  yüz süren nefesimin hüzün kokan ahından ve bir fırtına kopar   yüreğimin bordo denizlerinde bin parçaya bölünür   sana yelken açan gemilerim .
Bir buse olup nefesini dokundur nefesime uykuların ayaklanmadan kaç gel firari gecelerime

 . avuçlarıma düşen yağmur  olur  damla damla içeyim seni ,uyku olup yaslanayım gözlerine düşlerine  düş süreyim şiirler kayıp giderken özlemin koynuna .sıkıca sar yüreğimi  hapset göğüsüne
uykusuz gözlerime  seni arıyorum kendini arıyan Yunus misali  bitmez tükenmez  arayışların bekleyişlerin içinde ,yitik kavuşmaların  rehin kaldığı  ayrılığın dehlizlerinde aşkını  duvarlara  centik atan  bi mahkumum 

özlemine pranganlamış kalemimi , özgürlüğüne kavuştur  dudaklarınla dokunurken dudaklarıma dindir  yüreğimde ki fırtınaları  gözlerinin kıyılarına  süzülen kutsal su ile parçalanmış gövdemi toparla  kurduğun aşk cümleleriyle
baharları yağdır hazana dönen ömrümün üstüne gül yüreğinle

Gözlerinde ki şebnemler yeşertsin  gömlümde çöle  dönen  vahaları ben zamanın karanlık sularında sana uğramayan limalara  gözlerim kapalı rotalar çizerek   seyir eden bir denizciyim puslasını gözlerinin kutsal sularına  düşürmüş

5 Aralık 2012 Çarşamba

Hayatın karmaşasında yağmalandı düşlerim


Maviyi yitirmiş  deniz ,ruhumda asi fırtına
titrek med cezirler tahta iskelelerin babalarına 
yanlızlığım küflenir zamanın koynunda
buzkıranı  yıpranmış bir gemiyim  gidiyorum kutupalara

yüreğimin çatlaklarından sızıyor özlem
dudaklarıma gebedir iskanyakar bir sitem
Hüzün damlıyor çatılardan, damarda sitem
Yalnızlık türküsü dillerde, ömürdür ah biten.

Yorgun gözlerimin kapı aralığından baktım gözlerine 
kaçak anılar, dolanmış ellerime
umudum kendini yenilendikçe  özlemler asıyorum şiirlerime
aşk olup yağıyorum gözlerindeki ıslak denizler dökültüçe içime.

Silinmiş  hayallerin ürkek bakışları gözlerimde
zaman sıratıma basarak ,ilerliyor  gecen günlerin içinde
bölünmüş umutlarımı topluyorum baş ucuma
gözlerim kapanmaya hazırlanırken hayata.

eski mutluluklarımı giyiyorum yaşlandıkça büyüyen hüznümün üstüne

Hayatın  karmaşasında yağmalandı düşlerim

Aşklar içinde güneşin ilk ışıkları ile  gülerek uyanırdı yüreğim


şimdilerde

yüreğimi geceye asar  aşklarımı şiirlerime  yaslarım