Sensizliğin
sessizliğine yaslayıp utangaç çocukluğumun
kahkahalarını galibiyete hasret FENERBAHÇE gibi özlüyorum bakışlarını … Fenerbahçe’nin yeşil sahada ki çırpınışlarından farksız hayalin ile oturup hasbihal edip , bir o kadar umut dolu bir o kadar haybeye … Sensizliğe o kadar dalmışım ki sesini bile duymaz olmuş kulaklarım.. Varlığını sensiz açıkta kalan uykularımın üzerine ört ama yokluğun ile giydir günahkar düşlerimde ki en günahkar tutkularımı..Üzgünüm iki nokta arasına sığdıracak kadar özlemedim seni ,, seni çocukluğumda ceplerimde sakladığım oynamaya kıyamadığım sarı lacivert bilyelerim gibi özledim…( fenerbahçeli oldum için sarı lacivert bilyelere kıyamazdım … çizilsin kırılsın yada başkasına gitsin istemezdim onları saklardım: gerçi halen sarı lacivert bilyelerimi saklarım ) .. dedim ya sevgili seni iki nokta arasına sığacak kadar özlemedim sevemedim elimd değil … seni hep sakladığım sarı lacivert bilyelerim gibi sevip özledim….Kusuruma bakma yüreğim ancak SARI VE LACİ AŞKA AŞIK OLMUŞ BİR YÜREK BU KADAR SEVİP ÖZLEYE BİLİYOR ….
Artık sende ne yapacaksın elin deki ile idare edeceksin
sarı ve lacivertden sonra ki aşkın hali…
Gözlerinin koyu
maviye çalan yanlarına yatır gözlerimde ki hasreti….ve dudaklarımda ki nihavent
suskunluğu yak nefesin ile dağıt küllerimi teninin rayihasına bedenin de nadasa
bıraktığın dokunuşlarımı beslemesi için.
Sarı lacivert bir
aşkın ortasında yalın ayak yürüyorum
sancılanmış umutlarımı rasgele
yeşilliklere serperek...sarı lacivert ile yıkanmış
yüreğimin üzerine kapat semaya açtığın ellerini ve dudakların ile
mühürle yüreğimdE ki sarı lacivert aşkııı….