hürriyet

4 Eylül 2024 Çarşamba

ben örümcek ağı ile tutunurum hayata

 eline diken batar , benim canım yanar ,  yüreğinde yara açılır ,  benim yüreğimde  kanı akar .Hangi iklimde , hangi coğrafya da atılırsa atılsın bombalar,gökten benin bedenime iner , ruhumda ruhumda infialler olur , nerde masum bir insan ölse , selası benim kulağımda verilir , kimsesi olmayan tüm  ölen mazlumlar  gelir benim gönlüme defnedilir...beni  yakından tanıyanlar , en büyük hatan senin  adil, merhametli ,doğru bir insan olmak diyorlar .ama bana sorsan ben insan olmayı bile beceremedim...en yakın dostum  senin en büyük sorunun  büyük bir kalbe sahip olman  diyor..insan kendi kalbi söküp atmaz ki , farz edelim söküp attım., nasıl bir insan olurum o zaman . kalp taşımayan göğüs kafesinde nasıl olur , nasıl mazlumun acısı hisseder, nasıl başkasının derdi ile dertlenip  , kendi derdi gibi derman arar . Zaten ben merhametli , vicdanlı bir yüreğe sahip olmayana  insan demem . bana göre insan müsvettesinden başka bir şey değildir.. Tanıdığım tüm insanlar günahlarını şeytana atıp şeytana uyduk bir kere derken , bir benim günahlarını da sevaplarını da ben yaptım kardeşim deyip üstelenen , kimsenin üzerine  atmadan .sizler  eli mi kanla yıkanmış görünce katil sanırsınız oysa ki başkalarının yaralarını sararken elimin kan olduğunu bir  ben bilirim . birde mazlumun canını alırken gitmesi yalvardım için  Azrail bilir .

elimde ki kesikleri görünce siz  kavgada oldu sanırsınız ,Aklım ile kalbim arasında bilmem kaçıncı meydan savaşında , aklımın yüreğime sapladığı   dünyaya ait  kötülük kılıçlarını çıkarırken kestiğimi nerden bileceksiniz. ben insanlığımı bu savaşlarda  kaybettim , kendimi bu savaşlarda katlettim . benim haricimde biri  yabancı daha ne kadar yakabilir ki canımı .ben kendi  bordo denizlerim de kendimi boğmuş iken ..

Bir mazlumun gözyaşı , bir çocuğun feryadından başka  ne bir ihanet , ne sırtıma saplanan  bıçaklar nede sahte bir gülümseme ile söylenen yalan sözcükler acıtır  canımı.. Sizler kazık çakıp  gemi halatları ile bağlamaya çalışırken kendinizi hayata , ben örümcek ağı ile tutunurum hayata Hira  mağarasında ki sırrı çözmeye çalışırken..Siz de yaz yağmuru yağsa bataklığa döner tarlalarınız. bende fırtına kopsa  yüreğimde  bir toz zerresi kaldıramaz ancak dökülen bir tel saçımı uçurur benden ayrılmayı göze aldığı için.

Tebessümüm de gördüğünüz  gülücükler , yüreğime  gömülen mazlumların  kabirlerinde  dikili çiçeklerdir ... Bakmayın sessizliğime   aldanmayın suskunluğuma yüreğimde yıktığınız   camilerin  mihraplarında hale yankılanır sesleri mazlumların. Küçümseyen , hor , dünyevi hırslarla bakıp   da kirlettiğiniz   ruhumu  kırk derede  kırk kez yıkasam da  lekelerini silemiyorum.

AMA HERKESE  ve YAPILAN HER ŞEYE RAĞMEN BEN İNATLA TEBESSÜM EDECEĞİM ve 

BİLİYORUM Kİ GÜLÜCÜKLERİM ÇİÇEKLER  AÇTIRACAK MAZLUMLARIN  YÜZÜNDE , YÜREĞİNDE  ve AÇAN BU ÇİÇEKLER  KİME LEŞ KOKACAK , KİME  GÜL .....VE  GÜL KOKUSUNU ALANLAR ER GEÇ MUTLU OLACAK...