hürriyet

19 Aralık 2018 Çarşamba

tersine yaşasak hep hayatı, gerçekleşmemiş hayallerimizin bekleme odasında


Küçücük  dokunuşlar   rotada tutardı  aşkın beş yelkenli barkolarını  , gözlerinin ışıltıları sevişirken  uzak denizlerde ki fenerler ile ….denizin yorgun dalgalarında dans eden  deniz kızları , batık gemilerin direklerine asardı sana söyleyemediğim sözlerde ki sırları,,,,,
Sevişirken dağıttığımız Sevdanın yatağında , içimde ki büyümeyen çocuğun. saçlarını okşarken sen , ben gözlerinin kıyısında ıslanan   hayallerimi tüketirdim  .gülüşünün kokusu sararken avuç içlerimi , ömrümü savururdum nefesine gül yürekli yar …
İlk düşen kar tanesinin yanına sokulsam, üşüyen evlerin  duman tüten bacalarından içeri düşsem , bir kuzinenin sıcaklığına sahip yüreklere misafir olsam .. bir çocuğun göğe bakan üzerine düşen kar tanesi kadar mutluluk ile dolsam, kainatı saran duvarları  yıksam , sana çizdiğim rotaların kerte hattında seni sarsam , yüreğimde deliren denizlere bakışlarını sersem tüm puslarımı ufka  fırlatıp , gözlerinde ki ıslak denizlerde kaybolsam…..

Merhabalar da ayrılsak , vedalarda yeniden görüşmeye başlasak . tersine yaşasak hep hayatı, gerçekleşmemiş hayallerimizin bekleme odasında



 ıssız bir şehir gezinir bedenimde
Vakitler seni gösterirken
sensiz bir  özlem, dolaşıyor yüreğimin sahilinde
Aşk kor olup alevlenirken tenimde
Düşlerinin gölgesi düşer buz tutan ellerime
Kırılan kalplerin gücenmişlikleri batarken yüreğime
Bir çığlık sarar dualarımı
 gece  sıvazlar uykuya hasret göz kapaklarımı
ve tuz basarım açılan sevda yaralarımın üstüne

7 Aralık 2018 Cuma

git sevgili ben ayrılığı sensiz sevdim..


Bir kadının siluetinde   vakitsiz bir özlem dolaşıyor göz kapaklarımın hayalinde olan raksının ayak izlerinde… yolunu kaybetmiş bir ürperti dokunur aşk  yanan dukalarıma dokundururken parmak izlerini.. suskunluğa sarılıp susuyorum , kağıt ile kalem arasında ve diyorum ki sana ……….Ey gül yürekli yar…. Öyle mahsun ve mahcup bakma al yüreğimi eline . arkana bile bakmadan git … git sevgili  ben ayrılığı sensiz sevdim..
Fersah fersah bölerim sensizliğin ortasına çizdiğim deniz fenerlerinin ışıklarını. Uykusuz  gecelerin ufkunda gözlerim ben , karanlığı battaniye gibi saran kar tanelerinin üzerine düşen gölgeni. Dargın kavuşmaların  suskun yanıtlarında , sorduğum soru tekdir ..sonsuz bir sensizliğin içinde sana sarılıp hayatı anlamak nasıl bir şeydir?...
gece kağıt ile kalemin aşkını  fısıldarken kulağıma Gül yüreğinin kokusu öper  avuç içlerimi . gül kokun ile  yanlızlığım sarıldıkça bir birine bendeki sen çoğalır , bende sen çoğaldıkça , zemheri de göç etmeyen kırlangıcın bakışları gibi   hayaline bakmaktan dan eskiyen bakışlarım kapanır ağır ağır  ….
Anlamsız bir umut yüklediğimiz  günün ilk ışıkları dökülürken gecenin gözlerinden damla damla …anlamını anlayamadığım manasız bir kısır döngünün içine çekiliyorum yine  seni sensiz yaşamanın anaforunda..
Seni sensiz yaşamak nasıl biliyor musun   deniz bakışlı  yar aynı şey gibi …Bir meydan muharebesine pusatsız  gitmek gibi …üstüne üstlük yaşamak istiyorsan ne pahasına olur olun..
 Göğüsüne  binlerce kılıç saplanması ve açılan yaralarının yarıklarında kokusu yüreğinin kokusu gibi kokan dikenleri kırık  gül yetiştirmek gibi ….
Rüzgar okşarken teninde ki teri  iyot kokusunu doldururken ciğerlerine , geminin  güvertesinde uzakları düşünerek  , limanda ki sevgiliye el sallamak … uyanıkken görülen düşlerin , gözlerinde ki ki med cezirlerin de taşan  tuzlu suları ile yüreğin kanayan yaralarını pansuman etmek …..bedenin kirlenmişliğin de ruhunun en beyaz yerine  kara kelem ile  gözlerini çizmek…işte bir denizcinin aşkı yaşaması böyle bir şey … sormuştun ya bir denizci aşkı nasıl yaşar diye  
…..

2 Aralık 2018 Pazar

kirpiklerinin saçaklarından akan tuzlu su ile söndür göğsümde yanan yaralarımı


Uyuyan bir bebeğin göz kapağı kadar dingin bir  deniinin  suküttunda  dinlendiriyorum   hırçınlaşıp  yüreğimi darp eden  özlemine yazılmış şiirlerin feryadını ..dalga ile dalga kıran arasında geçen bir ömür ,tatsız tuzsuz hatırların kekremsi  tadı  gezinir dudağımı yakan türkülerin namelerinde..  nicedir umarsız düşünceler tırmalıyor , yine  hicran  mı  bu aşkın sonu şarkısını dinlerken  , kendi kanında boğulan yüreğimin kapanan göz kapaklarını…

  Aşk sonsuz bir okyanus ise  ayrılık  sonsuz bir çöl …    kainat kadar büyük  bir fanus  olsa  , önce ayrılığın kumlarını  doldursam içine  , üstüne  aşkın okyanusu döksem taşana kadar…  geçmiş ve  gelecekten daha kadim bir zamandan gelen bir ninni sesi ile tutsan , yüreğimdeki türkülerin elinden ve yaksan  yüreğimin  denizlerinde  sönmüş  tüm deniz fenerleri.. kirpiklerinin saçaklarından akan  tuzlu su ile söndür göğsümde yanan yaralarımı…Özlemle örselenen bakışlarım okşuyor gecenin karanlığında hayallerime uğrayan suretinin saçlarını…dağ başı yanlızğımın eteklerinde bir adam  kelebek kanadından yanlızlıkla sevişmenin zevkini tadıyor…

dudakların sar sana yazarken titreyen ellerimi  yada ördüğün saçlarını  geçir boynuma darağacında ..ya yaşama sebebim ol yada celladım ol al canımı ..hadi sevgili gül yüreğinin kokusu  sinmiş avuç içlerin ile okşa  seni düşlerken alevlenen ruhumun yanıklarını… .