Uyuyan bir bebeğin göz kapağı kadar dingin
bir deniinin suküttunda dinlendiriyorum hırçınlaşıp yüreğimi darp eden özlemine yazılmış şiirlerin feryadını ..dalga
ile dalga kıran arasında geçen bir ömür ,tatsız tuzsuz hatırların kekremsi tadı
gezinir dudağımı yakan türkülerin namelerinde.. nicedir umarsız düşünceler tırmalıyor , yine hicran
mı bu aşkın sonu şarkısını
dinlerken , kendi kanında boğulan
yüreğimin kapanan göz kapaklarını…
Aşk sonsuz
bir okyanus ise ayrılık sonsuz bir çöl … kainat kadar büyük bir fanus olsa ,
önce ayrılığın kumlarını doldursam
içine , üstüne aşkın okyanusu döksem taşana kadar… geçmiş ve
gelecekten daha kadim bir zamandan gelen bir ninni sesi ile tutsan , yüreğimdeki
türkülerin elinden ve yaksan
yüreğimin denizlerinde sönmüş
tüm deniz fenerleri.. kirpiklerinin saçaklarından akan tuzlu su ile söndür göğsümde yanan
yaralarımı…Özlemle örselenen bakışlarım okşuyor gecenin karanlığında hayallerime
uğrayan suretinin saçlarını…dağ başı yanlızğımın eteklerinde bir adam kelebek kanadından yanlızlıkla sevişmenin
zevkini tadıyor…
dudakların sar sana yazarken titreyen ellerimi yada ördüğün saçlarını geçir boynuma darağacında ..ya yaşama sebebim ol yada celladım ol al canımı ..hadi sevgili gül yüreğinin kokusu sinmiş avuç içlerin ile okşa seni düşlerken alevlenen ruhumun yanıklarını… .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder