hürriyet

2 Aralık 2018 Pazar

kirpiklerinin saçaklarından akan tuzlu su ile söndür göğsümde yanan yaralarımı


Uyuyan bir bebeğin göz kapağı kadar dingin bir  deniinin  suküttunda  dinlendiriyorum   hırçınlaşıp  yüreğimi darp eden  özlemine yazılmış şiirlerin feryadını ..dalga ile dalga kıran arasında geçen bir ömür ,tatsız tuzsuz hatırların kekremsi  tadı  gezinir dudağımı yakan türkülerin namelerinde..  nicedir umarsız düşünceler tırmalıyor , yine  hicran  mı  bu aşkın sonu şarkısını dinlerken  , kendi kanında boğulan yüreğimin kapanan göz kapaklarını…

  Aşk sonsuz bir okyanus ise  ayrılık  sonsuz bir çöl …    kainat kadar büyük  bir fanus  olsa  , önce ayrılığın kumlarını  doldursam içine  , üstüne  aşkın okyanusu döksem taşana kadar…  geçmiş ve  gelecekten daha kadim bir zamandan gelen bir ninni sesi ile tutsan , yüreğimdeki türkülerin elinden ve yaksan  yüreğimin  denizlerinde  sönmüş  tüm deniz fenerleri.. kirpiklerinin saçaklarından akan  tuzlu su ile söndür göğsümde yanan yaralarımı…Özlemle örselenen bakışlarım okşuyor gecenin karanlığında hayallerime uğrayan suretinin saçlarını…dağ başı yanlızğımın eteklerinde bir adam  kelebek kanadından yanlızlıkla sevişmenin zevkini tadıyor…

dudakların sar sana yazarken titreyen ellerimi  yada ördüğün saçlarını  geçir boynuma darağacında ..ya yaşama sebebim ol yada celladım ol al canımı ..hadi sevgili gül yüreğinin kokusu  sinmiş avuç içlerin ile okşa  seni düşlerken alevlenen ruhumun yanıklarını… .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder