Bir uykusuzluk
parçalıyor, gecelerimde açan ateş böceklerini. ..
Senin yokluğundan mı, yoksa senin yokluğuna duydum öfkeden mi bilinmez.
yoksa hayallerine ektiğim günahkar düşlerden mi bilemiyorum
Bildiğim bir şey var ise oda yokluğunda ;yüreğime musallat olan karanlık…..”
kalemim ile kağıt arasına sıkışmış sözcükler var yan yana sıralanıp mektup olmayı bekleyen.. öğrendiğim tüm kelimler saklanmış gecenin en kuytu yerine …suskunluğumu bağlayıp dilime sustum gözlerinde gördüğüm deniz genişliği kadar. Şimdi derinliği Yusuf’un kuyusu kadar derin bir kuyuya attım yokluğuna dair belleğimde dolaşan tüm efkarlı düşüncelerin sofrasında meze olan cümleleri.. hadi durma Dudaklarında biriktirdiğin tüm kelimeleri suskunluğuma kus dudakların dudaklarıma değdiğinde .?
sensizliğin ve sessizliğin muhabbeti efkarında demlerken hüznü sükütümu . ayrılığın yağmurlarında gusül ediyorum yokluğunda kirlenmiş bedenimi . uzat elini tut çek beni yüreğinin amarlarından gözlerinin kıyılarına .küflü sandıklardan çıkar beni çöz üzerime düğümlenmiş kırk düğümlü kırk bohçayı .. umutlara gebe bırakarak kapattığım gözlerimi aç öpüşlerinle dudağının çatlağına tutsak olmuş ve beni azat et …
Senin yokluğundan mı, yoksa senin yokluğuna duydum öfkeden mi bilinmez.
yoksa hayallerine ektiğim günahkar düşlerden mi bilemiyorum
Bildiğim bir şey var ise oda yokluğunda ;yüreğime musallat olan karanlık…..”
kalemim ile kağıt arasına sıkışmış sözcükler var yan yana sıralanıp mektup olmayı bekleyen.. öğrendiğim tüm kelimler saklanmış gecenin en kuytu yerine …suskunluğumu bağlayıp dilime sustum gözlerinde gördüğüm deniz genişliği kadar. Şimdi derinliği Yusuf’un kuyusu kadar derin bir kuyuya attım yokluğuna dair belleğimde dolaşan tüm efkarlı düşüncelerin sofrasında meze olan cümleleri.. hadi durma Dudaklarında biriktirdiğin tüm kelimeleri suskunluğuma kus dudakların dudaklarıma değdiğinde .?
sensizliğin ve sessizliğin muhabbeti efkarında demlerken hüznü sükütümu . ayrılığın yağmurlarında gusül ediyorum yokluğunda kirlenmiş bedenimi . uzat elini tut çek beni yüreğinin amarlarından gözlerinin kıyılarına .küflü sandıklardan çıkar beni çöz üzerime düğümlenmiş kırk düğümlü kırk bohçayı .. umutlara gebe bırakarak kapattığım gözlerimi aç öpüşlerinle dudağının çatlağına tutsak olmuş ve beni azat et …
Bırak beni sensizliğe . düşsün artık
gözlerimden hayaline hasret düşler ..
tek bir cümle kur benim ile ilgili sonra
sal beni bensizliğin ortasına … göç
edeyim yüreğinin bozkırlarında yaz kış , bin yıldan fazla sürsün göçebeliğim
dokunuşlarım teninde yanarken ..
Sen halen bende iken katlet sende ki beni
ve derviş selamlarında devşir senli dualar için kalkan avuçlarımın
arasından akan feryadı isyanımı …bakma bana gözlerim ile kapat gözlerimi ve bana bir sevinçlik sen
yolla koyup zarfın içine ….gecede bir veda havası mektuplarımda ayrılık var
hislerim bana yabancı.
Ne zaman seni öldürmeye yeltensem , yeniden
doğuyorsun yüreğimin en çocuksu masum yerinde .
ben seni öldüremesem de sen öldür beni
yüreğinde en mutlu olduğun anda .yak beni sana gönderemediğim mektuplar
yazarken .
hadi durma yaklaş ölüm gibi yavaş yavaş gözlerinde ki mutluluğa şahit iken geçir saçlarından ördüğün ilmeği boynuma ve kirpiklerinde kurduğun darağacında as beni ama öldükten sonrada indirme kalsın cesedim orada savrulsun gözlerini her kapadığında da bir sağa bir sola ……
hadi durma yaklaş ölüm gibi yavaş yavaş gözlerinde ki mutluluğa şahit iken geçir saçlarından ördüğün ilmeği boynuma ve kirpiklerinde kurduğun darağacında as beni ama öldükten sonrada indirme kalsın cesedim orada savrulsun gözlerini her kapadığında da bir sağa bir sola ……
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder