hürriyet

16 Ağustos 2012 Perşembe

aşkına kundakladığım bir yürektir göğüsümde taşıdığım


aşkına kundakladığım bir yürektir  göğüsümde  taşıdığım

Yüreğime lal  düşünce su(s)rar kalemim
bir bir dökülürdü mektuplarımdan kelimlerim
uykuya hasret gözlerime senli bir geceyi sürterdim
sevdanın en koyu renginde seni bulmak isterdim

fırtanalı denizleriin sakin sabahlarında  demir attığım limandır yüreğin .karinası  su almış gemimi onardığım.öpüşlerin çekerdi beni karaya,yıllardır yaşamamış ertlenmiş mutluluklara. Sunardın bana ruhunu bedenini en sek haliyle aşkı içmem için nefesinden zil zurna sarhoş olurdum sana dokunuşlarımda ayıldığımda yürek ağrıları içinde akşamdan kalma bi aşk olurdum yastığında..



Amiklanamıma düşerdi ruhunun bıraktığı kokular ve denizi kokladığımda sen gelirdin aklıma .Ne yana dönsem mavi denizlerimde sen varsın içime işleyen iyod kokusunda ..korsan gemilerime gödnerirdim geceleri düşlerine yağmura hasret göz kapaklarına denizlerimi getirsin bensizliğe atvedilmiş tüm geclerini yağmalasınlar diye .Tüm umutlarının tüketiği beklemleri bıraktığın bir anda geleceğim ve aştan yanan bedenine aşkın pınarılarını akıtacağım  dudağımdan tenine bıraktığım öpüşlerimle .

 
tenine değince tenim ayrılağın  gemilerini yaksam diyprum bir daha bekleyişin özlem ateşine düşmesin diye gözlerinden akan denizlerin arasında  .gözlerimde sen  , yüreğimde aşkın ,ellerimde senin için edilen dualar nefesimde  alev, kalemimde sensizliğe yazılan mektuplar var.



biriken hasretini sabırın taşlarında döverdim senli bir gecede erken gelen şafaklara  kürek çekerken aşkın denizinde seni gördüğüm anları saklardım yüreğimin iç ceplerinde senden uzak oldugun zamanlarda senli anları yenide yaşayayım diye Uyku uğramayan gözlerimi hayalin  göz bebeklerimden öpene dek kapardım yorgun gecenin güneşe el uzattığı saatlerde




bir sabahta senin uyandığın sabahta buluşalım hasret kokan çayımın dem buğusunda senin gülümsemenle doyurayım yüreğimin sana olan açlığını sen çayını yudumlarken .ben ruhumun buz tutan ararat yanlızğını bırakıyım attığın iki şekerle çayının sıcaklığına ersin diye . ve çık yüreğimdeki sancım yüreğimin ağrılarının doruğuna ve haykır dilinden benzilğe  ait cümleleri savrulsun gökyüzüne  Nuh’un gemisinin karaya oturduğu yerde.



aşkın yangını düştü sevdanın denizlerine . Karanlık gecelerde yüreğinin şavkı vurur yüreğimin üstüne  titrer ruhum seni her düşleridğimde  bir ayrılık yapışır yakama alacaklı misali sana her dokunuşumda bir bir dökülür ayrlığın lugatından kelimeler kalemimin geçtiği beyaz vahalara .örtüyorum yüreğime aşkın yorganını ve ayrılığa inat yaşıyorum seni 

özlemin somurtgan bir ev sahibi gibi çöreklenince gözlerime aşkının yangınından  kururdu  yüreğimin denizleri  bir çığlıkla ağlardı güneş bulutların arkasından dumanlar içinde kalan gönül yaralarımın üstüne. Gül yüreklim sensizliğe  dair saklamış tüm sözleri çıkardım yüreğimin  sandığından bu gece .yüreğim prangalanmışken yüreğinin gecelerine

aşkına kundakladığım bir yürektir  göğüsümde  taşıdığım. Çıkarıp attım  bedenime kangrenlere sebeb olan nefsimi  . kalbim pompalar damarımdaki kanıma aşkını , bundaır ruhumun ruhuna sarılmaları. Sevdanın en derinidir  gözlerinde gördüğüm denizlerin mavisine düşmüştür gözlerindeki  derin sevdalar aşkın için döktüğün  aşkın gözyaşarında  .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder