hürriyet

19 Aralık 2018 Çarşamba

tersine yaşasak hep hayatı, gerçekleşmemiş hayallerimizin bekleme odasında


Küçücük  dokunuşlar   rotada tutardı  aşkın beş yelkenli barkolarını  , gözlerinin ışıltıları sevişirken  uzak denizlerde ki fenerler ile ….denizin yorgun dalgalarında dans eden  deniz kızları , batık gemilerin direklerine asardı sana söyleyemediğim sözlerde ki sırları,,,,,
Sevişirken dağıttığımız Sevdanın yatağında , içimde ki büyümeyen çocuğun. saçlarını okşarken sen , ben gözlerinin kıyısında ıslanan   hayallerimi tüketirdim  .gülüşünün kokusu sararken avuç içlerimi , ömrümü savururdum nefesine gül yürekli yar …
İlk düşen kar tanesinin yanına sokulsam, üşüyen evlerin  duman tüten bacalarından içeri düşsem , bir kuzinenin sıcaklığına sahip yüreklere misafir olsam .. bir çocuğun göğe bakan üzerine düşen kar tanesi kadar mutluluk ile dolsam, kainatı saran duvarları  yıksam , sana çizdiğim rotaların kerte hattında seni sarsam , yüreğimde deliren denizlere bakışlarını sersem tüm puslarımı ufka  fırlatıp , gözlerinde ki ıslak denizlerde kaybolsam…..

Merhabalar da ayrılsak , vedalarda yeniden görüşmeye başlasak . tersine yaşasak hep hayatı, gerçekleşmemiş hayallerimizin bekleme odasında



 ıssız bir şehir gezinir bedenimde
Vakitler seni gösterirken
sensiz bir  özlem, dolaşıyor yüreğimin sahilinde
Aşk kor olup alevlenirken tenimde
Düşlerinin gölgesi düşer buz tutan ellerime
Kırılan kalplerin gücenmişlikleri batarken yüreğime
Bir çığlık sarar dualarımı
 gece  sıvazlar uykuya hasret göz kapaklarımı
ve tuz basarım açılan sevda yaralarımın üstüne

7 Aralık 2018 Cuma

git sevgili ben ayrılığı sensiz sevdim..


Bir kadının siluetinde   vakitsiz bir özlem dolaşıyor göz kapaklarımın hayalinde olan raksının ayak izlerinde… yolunu kaybetmiş bir ürperti dokunur aşk  yanan dukalarıma dokundururken parmak izlerini.. suskunluğa sarılıp susuyorum , kağıt ile kalem arasında ve diyorum ki sana ……….Ey gül yürekli yar…. Öyle mahsun ve mahcup bakma al yüreğimi eline . arkana bile bakmadan git … git sevgili  ben ayrılığı sensiz sevdim..
Fersah fersah bölerim sensizliğin ortasına çizdiğim deniz fenerlerinin ışıklarını. Uykusuz  gecelerin ufkunda gözlerim ben , karanlığı battaniye gibi saran kar tanelerinin üzerine düşen gölgeni. Dargın kavuşmaların  suskun yanıtlarında , sorduğum soru tekdir ..sonsuz bir sensizliğin içinde sana sarılıp hayatı anlamak nasıl bir şeydir?...
gece kağıt ile kalemin aşkını  fısıldarken kulağıma Gül yüreğinin kokusu öper  avuç içlerimi . gül kokun ile  yanlızlığım sarıldıkça bir birine bendeki sen çoğalır , bende sen çoğaldıkça , zemheri de göç etmeyen kırlangıcın bakışları gibi   hayaline bakmaktan dan eskiyen bakışlarım kapanır ağır ağır  ….
Anlamsız bir umut yüklediğimiz  günün ilk ışıkları dökülürken gecenin gözlerinden damla damla …anlamını anlayamadığım manasız bir kısır döngünün içine çekiliyorum yine  seni sensiz yaşamanın anaforunda..
Seni sensiz yaşamak nasıl biliyor musun   deniz bakışlı  yar aynı şey gibi …Bir meydan muharebesine pusatsız  gitmek gibi …üstüne üstlük yaşamak istiyorsan ne pahasına olur olun..
 Göğüsüne  binlerce kılıç saplanması ve açılan yaralarının yarıklarında kokusu yüreğinin kokusu gibi kokan dikenleri kırık  gül yetiştirmek gibi ….
Rüzgar okşarken teninde ki teri  iyot kokusunu doldururken ciğerlerine , geminin  güvertesinde uzakları düşünerek  , limanda ki sevgiliye el sallamak … uyanıkken görülen düşlerin , gözlerinde ki ki med cezirlerin de taşan  tuzlu suları ile yüreğin kanayan yaralarını pansuman etmek …..bedenin kirlenmişliğin de ruhunun en beyaz yerine  kara kelem ile  gözlerini çizmek…işte bir denizcinin aşkı yaşaması böyle bir şey … sormuştun ya bir denizci aşkı nasıl yaşar diye  
…..

2 Aralık 2018 Pazar

kirpiklerinin saçaklarından akan tuzlu su ile söndür göğsümde yanan yaralarımı


Uyuyan bir bebeğin göz kapağı kadar dingin bir  deniinin  suküttunda  dinlendiriyorum   hırçınlaşıp  yüreğimi darp eden  özlemine yazılmış şiirlerin feryadını ..dalga ile dalga kıran arasında geçen bir ömür ,tatsız tuzsuz hatırların kekremsi  tadı  gezinir dudağımı yakan türkülerin namelerinde..  nicedir umarsız düşünceler tırmalıyor , yine  hicran  mı  bu aşkın sonu şarkısını dinlerken  , kendi kanında boğulan yüreğimin kapanan göz kapaklarını…

  Aşk sonsuz bir okyanus ise  ayrılık  sonsuz bir çöl …    kainat kadar büyük  bir fanus  olsa  , önce ayrılığın kumlarını  doldursam içine  , üstüne  aşkın okyanusu döksem taşana kadar…  geçmiş ve  gelecekten daha kadim bir zamandan gelen bir ninni sesi ile tutsan , yüreğimdeki türkülerin elinden ve yaksan  yüreğimin  denizlerinde  sönmüş  tüm deniz fenerleri.. kirpiklerinin saçaklarından akan  tuzlu su ile söndür göğsümde yanan yaralarımı…Özlemle örselenen bakışlarım okşuyor gecenin karanlığında hayallerime uğrayan suretinin saçlarını…dağ başı yanlızğımın eteklerinde bir adam  kelebek kanadından yanlızlıkla sevişmenin zevkini tadıyor…

dudakların sar sana yazarken titreyen ellerimi  yada ördüğün saçlarını  geçir boynuma darağacında ..ya yaşama sebebim ol yada celladım ol al canımı ..hadi sevgili gül yüreğinin kokusu  sinmiş avuç içlerin ile okşa  seni düşlerken alevlenen ruhumun yanıklarını… .

20 Kasım 2018 Salı

yüreğimin çöllerine sırt üstü uzanıp MECNUN’nun LEYLA’YA SESLENİŞİNİ DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI


Umudun kıyında oturmuş , gözlerinin mavisine sürdüğüm ilk onbirin eşitliği bozmasını beklerken  , tüm ataklarım senin kattı buzdan savunman  karşısında tükenişlerini izlerken  ,dakikaları bir bir   düşerken 90 dan geriye , gözlerinin mavisinde düşlerinin üstüne örtüğüm hayalindi …
İnsan tilki misali döner dolaşır  hep başka yürekler peşinden  koşarken daire çizdiğinin farkına varmadan yine yüreğine döner  ..  işkencelerin ağıt türkülerini saklarım içimdeki çocuğun avuçlarında..  uykusuz gecelerime ninni diye astığım özleminin kokusunu getiren  rüzgarın sessidir rüzgar çanlarında dans eden……
Sana yaptığım kağıttan gemileri umudun ırmaklarına bırak  yelkenlerini yakıp … isli dumanı götürsün gitmek isteyip ertelediğimiz umutlara ağır adımlar ile…uykusuzluğumu asarken gecenin gözlerine inadına  seni hayallere dalarım anıları kıskandırmak için.
Postacı birde benim yüreğimin kapsısını çalsın beklenmedik bir anda  yüreğinden gelen  ucu yanık mektubun kokusunda.. veee aşk geçsin her satırında var oluş dan beri uğruna kimi zaman insanı  yahşi kimi zaman vahşi kılan .. …


bulutların arasından Üşümüş karları okşuyor  parmaklarım  eski bir yanlızlığın telaşlı sesleri eşiğinde. Dingin bir denizin huzurlu koynunda efsunlu bir aşkın ,efkarını demlemek istiyorum sabrın taşı üstünde ..Yitik umutlar, batık gemiler ,solgun güller , kadar yorgun kalemimi yaslayıp yitik canların sinesine zemheriye çeyrek kala baharı bekliyorum , bebeğin gülümsemesi kadar naif bir umudun bir adım arında….
Ayrılığın sızısı ile örselenen bakışlarımın yansımasında dokunuyor ıslak gözlerin yüreğimdeki  bordo denizlerinin ufkuna.. martı çığlıklarına yükledim  kaygılı düşüncelerimi ve kainattın denizde bir damla kaldığı  yüreğimin çöllerine sırt üstü uzanıp MECNUN’nun  LEYLA’YA SESLENİŞİNİ DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI…


15 Kasım 2018 Perşembe

çöz üzerime düğümlenmiş kırk düğümlü kırk bohçayı


Bir uykusuzluk parçalıyor, gecelerimde açan ateş böceklerini. ..
Senin yokluğundan mı, yoksa senin yokluğuna duydum öfkeden mi bilinmez.
yoksa hayallerine ektiğim günahkar düşlerden mi  bilemiyorum
Bildiğim bir  şey var ise  oda yokluğunda ;yüreğime musallat olan karanlık…..”

kalemim ile kağıt arasına sıkışmış sözcükler var yan yana sıralanıp mektup olmayı bekleyen.. öğrendiğim tüm kelimler saklanmış  gecenin  en kuytu yerine …suskunluğumu bağlayıp  dilime sustum gözlerinde  gördüğüm deniz genişliği kadar. Şimdi derinliği Yusuf’un kuyusu kadar  derin  bir kuyuya attım yokluğuna dair belleğimde dolaşan tüm efkarlı  düşüncelerin  sofrasında meze olan  cümleleri.. hadi   durma Dudaklarında biriktirdiğin  tüm kelimeleri  suskunluğuma  kus  dudakların dudaklarıma değdiğinde .?

sensizliğin ve sessizliğin muhabbeti efkarında demlerken hüznü sükütümu . ayrılığın  yağmurlarında gusül ediyorum   yokluğunda kirlenmiş bedenimi . uzat elini tut   çek beni yüreğinin amarlarından  gözlerinin kıyılarına .küflü sandıklardan çıkar beni  çöz üzerime  düğümlenmiş kırk düğümlü kırk bohçayı .. umutlara gebe bırakarak kapattığım gözlerimi    öpüşlerinle dudağının çatlağına tutsak olmuş  ve beni azat  et 

Bırak beni sensizliğe . düşsün artık gözlerimden  hayaline hasret düşler .. tek bir cümle kur benim ile ilgili  sonra sal beni bensizliğin ortasına  … göç edeyim  yüreğinin bozkırlarında yaz kış  , bin yıldan fazla sürsün göçebeliğim dokunuşlarım teninde yanarken .. 
Sen halen bende iken katlet sende ki beni ve  derviş selamlarında devşir  senli dualar için kalkan avuçlarımın arasından   akan  feryadı isyanımı …bakma bana gözlerim ile  kapat gözlerimi ve bana bir sevinçlik sen yolla koyup zarfın içine ….gecede bir veda havası mektuplarımda ayrılık var hislerim bana yabancı.
Ne zaman seni öldürmeye yeltensem , yeniden doğuyorsun yüreğimin en çocuksu masum yerinde .  ben seni öldüremesem de  sen  öldür beni  yüreğinde en mutlu olduğun anda .yak beni sana gönderemediğim mektuplar yazarken .

hadi durma yaklaş ölüm gibi yavaş yavaş gözlerinde ki mutluluğa şahit iken geçir saçlarından ördüğün ilmeği boynuma ve kirpiklerinde kurduğun darağacında as beni ama öldükten sonrada indirme kalsın cesedim orada  savrulsun gözlerini her kapadığında da bir sağa bir sola  ……


9 Eylül 2018 Pazar

EY yüreğimin azınlık yanına SIĞINAN MÜLTECİ SEVDAM


Bu bende ki aşk tek kişilik ey sevgili  , iki kişi yaşanmaz , özlem gibi ayrılık gibi tek kişilik  , bende ki aşk tek kişi yaşanır   iki kalabalıktır. Varlığın ile tenhalığımı , sesin ile sessizliğimi bozmayacaksan buyur gel  yüreğimin kapısı açıktır ama kapıya vuurpda gürültü etme sakın. Aşk  iki yanlığın tek yanlızlıkta  buluşma ise bırak tek yaşayalım aşkım uzaktan olmaz mı . 
 Ne demiş Mevlana  .gözden ırak olan gönülden de ırak olur . gönle girdikten sonra , gözden ırak olsa ne olur ……………
Sen orda ben burada olsak ne olur  yüreklerimiz aynı aşkın narında gül açarken. Ben deniz olsam ne olur sen  sahil …aynı gökyüzüne baktıktan sonra…..durma öyle  sevgili hüzünkar , al elime kalemi  yazdığım şiirleri  boya bakışlarının rengineee..
Öyle sessiz  durma sevgili içimdeki kuyuya seslen belki Yusuf ses verir, senin sesine benzeyen bir sesle . ey içimdeki saklı cennette gülü arayan bülbül, istersen elindeki kalemi kalbime sapla  akan kanımı  gözlerindeki deniz renginde boya ve Nil’e bırakılan umut kandillerini söndür ,ellerine bulaşan kanımın üzerinde ….
Ey gözlerim ile gören , ey gözleri ile gördüğüm çığlıksız   feryadın ile uyandır içimdeki içimde ki kör kuyularda uyuyan Yusuf’u.. dilindeki biriktirdiğin en keskin  kelimeleri sol yanıma ve batır ince ince  sancıyan yüreğimin sen yanlarına ..
EY yüreğimin azınlık yanına SIĞINAN MÜLTECİ SEVDAM .. Yüreğimdeki bordo denizleri gözlerinde ki kuraklığa hibe ettiğim.. EY kokusu ile gülleri küstüren , kokusu ile yüreğimdeki dikenlerde  güller açtıran sevda…bende bu aşk bir kişiye çok iki kişiye az gelir… benim aşkım tek kişiliktir bırak  ölüm gibi tek başıma yaşayayım aşkı. Benim aşkımda bir kişi eksik iki kişi fazla gelir …

4 Eylül 2018 Salı

biriktirdiğim gözyaşların ile tımar ediyorum sensizlikte azan yaralarımı

Aşkını  kalbime koyup .üzerini özlem ile mühürledim. Mühürlü özlemlerinin içine  senin için  kavuşmalar sakladım. Ey  gözlerimin karanlığına bakışları ile yıldızlar çizen kadın.
Sorgusuz sualsiz gülümsediğim anların ardına umutlarımı iliştirip dua diye kavuşmaların sıcaklığına yolluyorum.  Karanlıklarıma  Yıldız  çizen gözlerini uykusuz gözlerime örüyorum. Tenin yedi iklimin den geçip kavuşmalarını  özlemlerime ilikliyorum , özlemlerine daha yakın olabilmek için.
Deniz aşırı imkansızlıklarıma aldırmadan seni biriktiriyorum  harf harf  toprak kokan şiirlerimin noktalama işaretlerinde... bahara diz çöktüren gülüşün ile kısknadır  tenime değen ılık meltemleri sana doğru  koşarken gecede kaybolmuş düşlerim ..
yokluğuna adak  olarak adadığım kavuşmaları biriktiriyorum donkuşlarında yanarken benliğim.
Hadi sevgili bakışlarında baharlar gülerken  aşkın bahçesinden bir gül ver  , yüreğimdeki kelebeklerin kanatları ıslanmadan  hasret yağmurlarında.
Tenin  sıcak iklimlerinde dolaşırken  yitirdim zaman mefkumumu Hangi zamanın  hangi mevsimin deyim bilmiyorum • çatlayan dudaklarımı  kirpiklerinden süzlen ab-ı hayat ile ıslatıyorum. Boynu bükük ölüm sıvazlarken  ömrümün  sırtını.
Durma sevgili varlığının zekatı olarak  gel  sensiz düşlerime, baş göz ediyorum  yokluğunu  tenimde bıraktığın parmak izlerin ile. Suskunluğuma  bakıpda susma  ey ıslak denizleri gözlerinde hapseden kadın . ben şiirlerimi ilmik ilmik  suskunluğuma işledim . biriktirdiğim gözyaşların ile  tımar ediyorum sensizlikte  azan yaralarımı .özleminin olmadığı hücrelerimde yaksam adının geçmediği tüm şiirlerimi , duyar mısın ? lal olmuş yüreğimin feryadını  hüznünün suküta kavuştuğu zamanlarda.

Kavuşmalara tehirli özlemlerini avuturken dokunuşlarının  izlerinde .geceyi katletmeye hazırlanırken güneş , en müstehcen düşüncelerimi  gözyaşlarında guslederken yazıyorum bu  yazıyı sevgili
Denize kavuşan yağmur tanesinin mutluğu   var telaşlı bir  efkarın demli çay kokan buğusunda raks ederken  ayrılık

2 Temmuz 2018 Pazartesi

ey azınlık yanıma kabul ettiğim mülteci sevdam


Denizler gözlerinde , gözlerim denizlerde.
Gözlerin gözlerime değerken   ürkek parmak uçlarımın  titrek teninde  dilediği gizli dileklerim var bir sana bir bana diyerek tuttuğum. Gözlerin fısıldarken kulağıma mutluğu Bulutların üzerinden  bıraktım yağmur gibi  yüreğimi  göğüsünün  sol yanına ..
 Yağmurdan sonraki toprak kokusun tenim dudakların sularken  dudaklarımın çorak yanlarını …, sahilin dalgaya olan sabrı kadar sabrettin nefsim ellerim ellerine dokunurken…..Mecnun‘un  Leyla’ ya olan özlemi kadar özlesin gözlerim , bakışların değerken gözlerime  , Kerem’in Aslı ‘ya olan yangınından daha beter yansın  bedenim nefesin nefesime  değdiği zaman  Züleyha’nın Yusuf’a olan aşkından aşkla ansın adını kalemim  ….
Nil nehri gibi taşarken kabaran yüreğimden sana doğru duygular  , lugatımda ki sözcükler neden bu kadar yükümsüz ve neden yüreğimde ki  duyguların yükünü yüklenmekten bu kadar aciz..
Yüreğimi gözlerinde kaybettiğimden  beri  sana hitap ettiğim tüm hitaplar hükmünü kaybetmiş ve yükümsüzdür haberin olsun
ey azınlık  yanıma kabul ettiğim mülteci sevdam  
Sabah esintisi sürülmüş nefesini bırak seni görünce tutulan dilimin açlığına .. ey gözlerim ile gören ,, ey gözleri ile gördüğüm ..
Ey ZÜLEYHA gibi yıldızları seyrederken kuyularda  taaf eden kör sevdam ..Leyl’i gecelerde  kangren olmuş hayallerimi çivile  kirpiklerine kurulmuş çarmıha.. gözlerimin feri geceye karışırken …
 Ey yüreğinin atışları  yüreğimin dehlizlerinde yankılanan ,ey vahayı serap , ey sularıma dökülen çöl, ey tezatlarımda ki  bilinmeyen hikmet , ey adı gelecek zamanda anılan sevda uzat umutlarını ve tut dualarımın ucundan amin derken ..
 Ey içimdeki ses susmaların haricinde bir ses ver yüreğimin dehlizlerinde yankılanan  kalp atışlarına eşlik edecek … sana bakıp da suskunluğun prangalarına gönüllü  vurulan kalemimin hatırına..
Ey Züleyha bakışlım Yakup karanlığıma  Yusuf ol ve sar benliğini özüme , yitik bahtımın tahtında katli fermanı okurken ….
Ey aşkının hududunda dolaşan , ey içimdeki  hallerin tercümanı ey yüreğimdeki tarifi olmayan hislerin vuku bulmasının sebebi ey yazılmamış mektuplarımın başındaki ve sonundaki hitapların sahibi …şu yalan dünyada payımıza düşen bir sevda olsun kardeş payı pay edebileceğimiz yüreklerimize  bir sana bir bana

11 Haziran 2018 Pazartesi

nice denizler biriktirdim ıslak kirpiklerimin uçlarında


Güneşi katletmeye  hazırlanan gecenin  en karanlık  ve en kör  vaktinde , tuzu eksik masum bir gözyaşının   gusledip  söndürmeye  çalıştığı  en müstehcen  günahın tam orta yerinden yazıyorum bu yazıyı. Yalnızlığın diktatör  ikdidarlığına  isyan eden tüm duygular ile …………
Telaşlı bir  efkarın faili meçhul mutluluklarında çiziyorum uyurken  yüzünün  aldığı masum hali.. toprağa  değmeden buharlaşan yağmur damlası gibiyim.  hasret göz bebeklerimde çelik çomak oynarken , hangi sahipsiz darağacının ilmeğine dolansam  diye yazı tura atıyorum kaderin kederli bir gününde….
 düşünüyorum neden  tekim  hep yalnızım bazen yalnızlığımı  bölüştüğüm oluyor  ( Sadri Alışı’ğın  hangi filmi hatırlamıyorum  bir filminden  bir  söz geldi aklıma (Zaten onu hiç sevmedim ben, hiç sevmedim. Yalnızlığımı bölüştüm bir ara hepsi o kadar. Sonra içten içe gülüştük biraz, bir demet çiçek, niyet kuşu, deniz kıyısı, karpuz sergisi, falan filan.”)  tam da böyle bir şey işte  benim yaşadıklarımda  tam da böyle bir şey  

evet bölüşmek güzeldir  ama seni sen yapanı kaybetmeden , karşında kini  benliğinde  boğmadan , isteklerinde ile taleplerin ile  öldürmeden özgür kılarak… ama şunu anladım ki yalnızlık bir mecburiyet değil benim için  bu benim seçimim özümü  aslımı  beni ben yapan şeyleri yitirmeden bir deniz feneri  gibi tek  ve kavim  durmak  işte  hayat hikayem 
Öpüşecek birilerini aramadık hani…Bizim için ölsün de demedik.. Az bir şey sevsin üstünü biz tamamlardık diyor ya  Sadri Alışık yine bir filmde . NE ÖPÜŞECEK BİRİNİ ARADIM NEDE   BENİM  İÇİN ÖLECEK. BİR DENİZ MANZARASIYDI  GÜN DOĞUMUNDA GÜNEŞİ EKSİK  BENİM istediğim   O MANZARAYA GÜNEŞİ  ÇİZMEKTİ GÖZLERİM KAPALI….
BEN nice geceler biriktirdim  güneşi  görmeyen  yüreğimin dehlizlerinde . nice denizler  biriktirdim  ıslak kirpiklerimin  uçlarında.. utangaç zannetme suskunluğuma  bakıp ta.. içimdeki senin  yüreğine  sapladığım paslı bıçağın feryadını dinliyorum…Miadı dolmuş kavuşmaları beklerken  ,üşüyen düşlerimin  üstüne asıyorum  sevişmelerden sonra göğüsümün üstüne vuran nefesini.. ....
İçimdeki dipsiz ummanlara eğilip  bırakıyorum şişeye koydum sözcükleri ,,ölümün baharında  hayatın vahasında  sarhoş olan serapları  yolla , morg ta  ifşa olmuş  özlemimi  kefenlerken.

30 Nisan 2018 Pazartesi

BENİM GÖK KUŞAĞIM YAĞMURDAN ÖNCE DOĞAR n

BENİM GÖK KUŞAĞIM YAĞMURDAN ÖNCE DOĞAR
Özlemimi emzirmem gözlerinden …..beni bilirsin çay bardağına konulan dudak payı kadar uzak kalamam özleminden sevgili…ben ayrılığa yazılmış şiirlerde emziririm ayrılığı sen kavuşmaları sarıp sarmala  beni  her andığında diye
çocukluk masumiyetimi yitirdiğim hayatın bahçesinde tuza hasret yaralarım çiçek açar kan renginde ….. boynu bükük ağlayan bir sazın  mızrabın da saklıdır , kavuşmak tadında yazdığım mektuplar ama kulaklar duymaz  , gözler  görmez  ,dil ile telaffuz edilmez ancak kavuşurken sevgiliye özlem denizinde susuzluk çekenler  duyar yüreğin bam telinin titremesinde .
Geceyi giyiniyorum gün doğumu sancılarında , sensizliğe  mahkum edilmiş  kuyuların en karanlık kuytularında .. deniz aşırı kavuşmalar yollarım Yusuf kuyusundan, odanın dört iklime serpiştirdiğim yıldızlara  saklı… uyandığında yüreğin tutsun gece gizlenmiş yanlızlığımın ellerinden.
Teni yağmur sonrası toprak kokar  sevgili , yatağın cehennem kadar sıcak iken nasıl oluyor da  nefesin  buzul bozkırlarını  üşütecek kadar soğuk  dokunuyor dudaklarıma..
Hadi  kırılırım diye  korkma  dök avuçlarında biriktirdiğin tüm hüzünlerini  tebessümlerimin üstüne . ben senin sevinçlerinde hüzünlerimi seviştirmeyi öğrendim dert etme sen …BENİM GÖK KUŞAĞIM YAĞMURDAN ÖNCE DOĞAR…
Sen kavuşmaları al git bordo denizlerim yanmadan toprak kokan teninin sıcaklığında yanarsa bordo denizlerim söndüremez gözlerinde barındırdı
dığın denizler taşıp  yağsa kırk ikindi  sol yanıma …

Ey yüreğime bahşedilmiş özlem , arala gözlerinin perdelerini  ve dokundur gecelerim den düşen uykusuzluğun  gözlerine bakışlarını …vazgeçtim uykusuzluğuma dokunma .neden dersen ben uykusuz gecelerimin gün doğumu sancılarında biriktiriyorum  senli tüm düşlere söylenmemiş yüklemine ağır gelen  cümlelerin öznelerini.  Belli  mi olur  öznesi sen olan yüklemine özlem yüklediğim  tüm cümleler  düşer kırılır  düşlerimden

10 Nisan 2018 Salı

en masum duaların içinde yak en tutkulu günahlarımı

yokluğunun med cezirlerinde gözlerimde biriken denizlere çizilsin gözlerinin değdiği tüm mekanlar . güldüğün her an  bir mum yakılsın karanlıktan ürken  düşlerimin  sokak başlarına … tenime değen her ılık nefesinde yüreğimin kuzey yamacını mesken tutmuş  buzullar  erisin yavaş yavaş ..sesinin kulağıma değen her tınısında bir şiir  dile  gelsin , bam telinin mızrap ile buluşmasında ...
martılar çığlık çığlığa uzanırken ellerinde ki ekmek kırıntılarına , gün doğumunun tazeliği değsin  dudaklarımdan uzak  kalan dudaklarının çatlamış yanlarına ...
çoğul bir aşkın  , tekil yanlızlığın da alev alsın nesli tükenmekte olan duyguların..,
uzat bakışlarında ki ıslak denizleri ellerimi yıkayayım ve dökülsün gözlerinde ki denizler  gibi  günahlarım bir bir ellerimden ..  fırtınalar tarafından  işgal edilmiş tüm güvenli limanlarım  ve korsanlar tarafından yağmalanmış açık denizlerde seyreden umutlarım… hadi uzat yüreğinin ellerini , tut yüreğimden ve kaldır  hırpani  bedenimi aşkın dansına …. Çöz saçlarına bağladığın  özlemi  savrulsun bir kelebek kanadının  çıkardığı  rüzgarda..
 sen  lal olmuş dilin söylediği  sağır şarkılarda  dinle kalemimin sana yazmaya cüret edemediği  sözcükleri ve dokundur , ölüme hasret kalmış  bedenime ,yüreğinde fermanı katlime  yazılmış    cümlelerinin mürekkebini kurmadan..  
hasretin bakışlarından öperek  uyut  , gözlerimde senden yadigar  kalan  özlem içinde kaybolmuş uykusuzluğumu.. en masum duaların içinde  yak  en tutkulu günahlarımı .. Karton kutu içinde uyuyan  sokak köpeği kimsesizliğini yaşarken  kat beni  bedeninde ki yangınların içine ve küllerimi savur  teninde  beni düşlerken hırçınlaşan ganj nehrinin bulanık sularında..
hiç yazılmamış bir kitap için yazılmış ön söz gibi  sana hissettiklerim , kifayetsizlikler içinde  üzerlerine anlam yüklenmeye çalışan şiirler  gibi  belki de..
açık gözlerimi kapat dudakların ile gecenin üstüne, bir tazeliğini bağışla  nasırlı ellerimin tutuğu zemherilerime .. bedenim uzakta olsa da  yüreğim avuçlarında bekle  beni, sesine  ses olduğum  seslendiğim yerde.. 
bakışlarının kırdığı düşlerimi parmak uçları dokunuşlarını sar  oysa ki hiç
okunmamış  mektuplar  demetiydi  senin için kurduğum düşler..
yüreğimin yangınlarına yetiştir  gözlerindeki ıslak  denizleri  , bakışların ile  sula gün yağmurdan zerre nasibini almamış  bozkırlarımı , sula ki and bahçelerine  dönsün umutlarım  ve  bedenimde   bayram sabahı  çocuklarının  gülüşleri açsın …

veee zaman dursun hiç akmasın
yüreğimdeki  tüm fani ruhlar  ölümsüzlüğü kucaklasın , Mecnun yeniden aşık olsun Leyla’ ya , Kerem bir  daha yansın Aslı’ narına , bülbül yeniden bestelesin  güle  olan aşkını ve ben yeniden seveyim seni her özlediğimde ilkinden daha büyük  bir aşkla ……

kapat gözlerimi bakışlarınla  ve son kez doğsun karanlıkta ışık kokunda gizlediğin güneş ile 

3 Nisan 2018 Salı

ÜŞEYEN YÜREĞİMİN ÜSTÜNÜ BAKIŞLARIN İLE ÖRT …. Ve sessizce git uyandırmadan denizlerimi


Ey AŞK . her kavuşmalardan özlemler  doğuran….  Bilmiyorum gecenin en kör vaktinde hangi düşlere göz kırpıyorsun yastığında bıraktığım çukurluğa sarılarak. Kaç kez  yüreğime çöreklenen yanlızlığın boynuna urgan geçiyorum saçlarından ördüğüm. Kaçıncı uykusuzluğumun gözlerine mil çekiyorum hatırlamıyorum.. bu kaçıncı tabut kendi cesedim için yaptığım. bu kaçıncı dağ başı yanlığım kendimi attığım yara ….bu kaçıncı ölümüm bayram sabahı coçukluğumun mutluluk gözyaşlarında  yıkadığım.
Kan kaybından ölen bir kalemin can çekişinde sana koşuyor şiirlerim kan revan içindeki kelimelerin ellerinden tutarak....her daim fırtınalar kopan dik duran yüreğim ram olup diz çökmüşken sessizce sensizliğin  ortasında , suskunluğunun tetiğini  düşür   usulca , dudaklarında ki tebessümün hatırına ….ve…….
    Katlet  yüreğimi saba makamında bir şarkı mırıldanırken ..
Çatlamış bakışlarımı yaslayıp bir deniz feneri ışığına ,, düşler örüyorum uykusuzluğuma ..suskunluğumun  sırtına yükleyip söylemeye yeltenip  söyleyemediğim tüm sözleri sabır çekiyorum şükürlerimin arasında ... hayata kapanmış ömrümün üstünden geç yalın ayak ve yıka susamışlığını  yüreğimin bordo denizlerinde…
Varlığında ölmüş olsan da … yokluğunda içtiğim şekersiz çayın dem tadında yaşatırım seni  sevgili  bir sevda  kefenleyip yanlızlığımın omuzlarına yüklemiş olsam da ben yanlızlıktan intihara meyilli yüreğime iki kişiye yetecek kadar  sevgi barındırmasını bilirim …  sen yüreğini ferah tut ….


Hadi sevgili daha fazla uzatmanın anlamı yokk…
ÜŞEYEN YÜREĞİMİN ÜSTÜNÜ BAKIŞLARIN  
İLE ÖRT …. Ve  sessizce git  uyandırmadan denizlerimi

16 Mart 2018 Cuma

bilirim ki hasret demek sen sen demek aşk demek sevili

bilirim ki  hasret demek sen sen  demek  aşk demek sevili

Adı hasret  olsun bu aşkın sevgili
sen ben ve bizden oluşan  coğul bir yürekte
üçüncü tekil şahsın hiyakesi,
ne senden önceki nede senden sonraki düşlerim de değişen birşey yok
aynı ben aynı hüzünaynı aşk
Adı  hasret olsun bu aşkın sevgili!
Mavilerimi  aldığın denizlerimin.
Zemheriye dönen baharlarımın,


Gördüğüm tek düşün.
puslasız çıktığım seyirlerimin,
varamadığım tüm limanların
aşkın gibi  Adı hasret oslun sevgili 
gündoğumu sancılarında Bir türlü güneşi doğuramayıp  düşük yapan geceninn Bir yarısı sende kalan yüreğimin
her gün biraz daha yüreğimin amarlarına batan gözlerinin ,
ve senin yazıpta karaladığım şiirlerin
göderilmeyen mektuplarımın
Adı aşk olsun..
Yusuf ‚un atıldığı kuyunun
Yakup ‚un  görmeyen gözlerinin
Musa ‚nın deniz yaran asasının
Adı aşk olsun
Yüreğimin ateşinde  intihar eden  pervanelerin  
Çayımın deminde çarmıha gerdiğim özlemin
Seni düşündükçe  soğuyan bedenimin
Yazmaya küsen kalemimin,
adı aşk olsun
sona yaklaşmış ömrümün ,
senin için dualar eden gönlümün
seni andıkça solan yüzümün Artık gelmeyeceğine olan inancımın,
zamanın en kuytuna zulaladığım umutların
ve kefenleyip  gömdüğüm tüm senli günahların
adı  aşk olsun
ne zaman ansam seni  hasret çökser içime
senın adın hasret  olur  yüreğimde
ve ne zaman hasret çökse  yüreğime
aşk dolar gözlerime ve…
 bilirm ki  hasret demek sens en demek  aşk demek sevili


20 Şubat 2018 Salı

BEN İSE AŞK SABREDİYORUM ADI SEN OLSUN DİYE

ve  bilir misin ?
Ne acıdır insanın bildiklerini anlatamaması
Ben deyip susması
Sen deyip ağlamaklı olması….diyor ya Mevlana  üzülme şiirinde işte ben de şuan tam öyle bir andayım sevgili ..susmak il ağlamak arasında bir yerde..
Kendi ellerimle yıkıyorum yüreğimin naaşını  ve gecenin en koyu rengi ile kefenliyip, sensizliğin en tenha yerine  defnediyorum . bir Fatiha  okuyan kimse  kalmadı arkasından .
Kalemimin çaresizliği kadar dudaklarımda suskun ve artık yüreğimin sesini  duymuyorum.falakaya  yatırılmış masum bir çocuk , sırat dan geçemeye çalışan iman fukarası bir  günahkar , vicdan azabından müebbet bir  suçlu , kabir de azabın bitmesini bekleyen bir ateist hangisi daha iyi tanımlar bilmiyorum  özleminde hayaline tutunmuş ellerimde  ki yangını gül yürekli yar.
Hangi göz yaşı gusül eder  seni hayal ederken yorgun düşen  gözlerimi.sensizliğin bir köşesine  kıvrılmış  yalnızlığım sıvazlarken aşkın gözyaşlarını hangi düş götürür  yanlızlığımı senin olduğun limana .

Düşsüzlüğü resmederken kan ter  içinde kalıyor kalemim .Sensizlik ve özlem kokar  terim .
olmayacak böyle  bilirim sana yazılmış tüm şiirlerin üstünü çizmeyelim yada en güzeli katletmeliyim  yüreğimi kemiğe saplanmış paslı bir çivi kadar mutlu ederken seni düşünmek.velhasıl kelam gül yürekli yar bir doğumu sancısında ayağına beton döküp pruvadan atıyorum seni  yüreğimin bordo denizlerine

Mevlana ile başladım yine Mevlana ile  bitireyim sevgili
İnsanlara sabredersin adı hoşgörü olur. Dileğe sabredersin adı dua olur ..duygulara sabredersin adı gözyaşı olur.. özleme sabredersin adı hasret olur .. sevgiye sabredersin adı olur..

BEN İSE AŞK SABREDİYORUM ADI SEN OLSUN DİYE

13 Şubat 2018 Salı

her okuyan sevgili bir başlık bulsun yüreğine göre

Bir gün daha geçti yine sensiz
Aşkım ağlıyor bak, sessiz sessiz
Çare bensiz, ben çaresiz
Ümidim senin olsun...
Diyor ya Orhan baba  şuan tam o halet-i ruhiyede yüreğim yada  bu gibi durumlarda ne söylenirse ise  tüm o  sözcüklerden  bir demet yap işte  en güzellerinden sevgili,  uğraştırma  beni geceni kör bir vaktinde  çayımın demini yudumlarken efkarımın buğusunda…….
İyileşmez bir yarayı  kaşımak niye sevgili umudu katık yapıp ayrılığın  uc kısmında , kavuşmayı beklemek varken. Ben imkansızlık aşklar için yaratılmışım kavuşmak nedir bilmemz ellerim lakin  ayrılık kuçaklamışken  yanlızığın ağrıyan zirvelerinde  ruhunu, hicaz bir makamın en sol yerinde umit dolu şiirler okuyacağıma söz veririm  keke sözcüklerin lal olduğu yerde.
Ellerim ellerinden ayrıldığında beridir nadasa bıraktım yüreğimin bozkırlarını. Nicedir filizlenmeyi bekler  uykusuzken düşlerime ektiğim gülüşlerin.gökkuşağıan takılan uçurtma gibiyim  ne  semaya ulaşabılıyorum nede  yere  inebiliyorum, muallak taşının ne hissediğini şimdi daha iyi anlıyorum , ne yere aitsin ne göğe . Arafta duran bir melek  gibiyim cehennemden uzak cennet komşu ne yanabiliyorum nede cennete ulaşabiliyorum.
AMA BİLDİĞİM BİrŞEY DAHA  VAR.
KILIÇ İKİ DEMİR ARASINDA DÖVÜLÜR.
Ve…… Yaşadıklarımında  öğrendiğim bir şey varsa  …….
YÜREĞİNDE YÜREK KIVAMINA  GELE BİLMESİ  İÇİN  AYRILIK İLE KAVUŞMAK ARASINDA DÖVÜLMESİ GEREKİYOR . işte ozaman  göğüsnde taşıdığımız kas yığına yürek diyebiliriz.
Daha yaz gelmeden sonbaharı görüyorsun düşlerinde . Seni üşüten kışı giymeden üstüne  neden eteklerin zil çalıyor  böyle ..bir balıkçı ağı  gibi serpmek varken umudu intahara meyiili şiirlerimin üstüne , kendi kalemini kıran bir hakim gibi yüzünü  düşlerime düşürüm  , puslu gecenin içinde  kaybolmak niye . ,,

Kaçınılaz son ağlamak ise sevgili…Sensizlikte Çatlamiş şiirlerimin satır aralarına düşür gözyaşlarını.. ve kalemim sulasın aşk narında yanan tüm sözcükleri gözyaşarında denizler boğulurken….ve bir kez daha senden yadigar kalsın ayrılık  yüreğemin sol YANINA

not: hüzününün süküd  ettiği vakitlerde bu yazı benden sana bir sevgiler günü yadigarı  kalsın

5 Şubat 2018 Pazartesi

yarin hayallinin katline ferman şiirler yazarken

Koş, lapa lapa yağan karın altında yalın ayak ter içinde kalana kadar koş .dizlerine kadar olan çizmeleri çıkart at ,soğukta terlemenin  zevkini tatsın ayakların.sonra yüzünde oluşan tebessümleri fırtlat yüreğimdeki  hüzünlere ve saplansın paslı bir bıcak gibi hüzünlerimin tam  ortasına.tipi boran gözdağı versede  sen  tebessümlerini fırlatmaya devam et yüreğime . bir şiirin kıyısına vurmuş denizin kıyısına oturmuş bir masal çocuğunun mutluluklarını iliştir, kar fırtınasında yüzüne değene kar tanelerine .kuşluk vakti  gelmeden yolla ezan seslerinde .


harap ve hitap düşümüş  yüreğimin otağında bağdaş kurmuş oturyorum kırık dökük aşk kalıntıları avuçlarımı kan revan içinde süslerken. Kelime  dağarçığım   bende ki aşkı nede sana olan özlemi anlatacak  anlatacak kadar zengin. Yüreğim ve kalemim arasında ferhat ın dağları var sanki . yüreğimin cüret ettiği hissleri yazmasına engelleyen.
Yardan düşerken , yadigar kalan yaralarımın  üstüne  tüz basıp  ,
yarin hayalinin katline ferman şiirler yazarken, sorgusuz sualsiz yüreğimi infaz mı etsem kalemimi ok eyleyip söyle  gül yürekli yar.yoksa bakışlarındaki ıslak denizleri mi yamalasam yardan armağan yaralarımın üstüne .
Tekil bir aşkın çoğul yanlızlığını yaşıyorum çorak dudaklarım  değerken  hayalinin  ellerine.uyanıkken seni gören gözlerimi kapat dudakların ile ve yüreğimin kapasını kilitle içeriden ayrılık girmesin bir daha içeri . bırak sevgili  özlemi durduramazsın ne yapsan girer içeri ne kadar sıkı kapatsan da kapıları , med cezirde kabaran yanan bir deniz  engele tanımaz  özlem . ben ellerini tutarken ellerinin sıcaklığı  ellerime  değmemişken özlerim seni  bilirsin . bu yüzden ne yapsan haybeye  özlemi ne yüreğimden  ata bilirsin ne girmesini engelleye bilirsin .
sen gül yürekli yar . sen her şeyi boş ver ve  kanayan kapanmaz yaralarımın üstüne  bakışlarına sakladığın bir merhem bahşet.susmalarını suskularımın içine saklarken. Yaşadığım sürece  kapanmayacak bir yarayı  tımar etmenin  bir anlamı yok .ben kadim bir yanlızlığın edebi dostuyum bilmez misin ey sevgili.


Sen merak etme   ey gül yürekli yar  ben seni rahatsız etmem ben  sen uyurken  yüreğimi düşlerine bırakır ayak uçlarımda ellerim cebimde  geceye karışır giderim şiirlerime akıtdığım ıslak denizlerin karanlık sisli sularında.

10 Ocak 2018 Çarşamba

Ey yüreğime bahşedilmiş özlem .

                                    Ey yüreğime bahşedilmiş özlem
Ey yüreğime bahşedilmiş özlem.. Uykusuz gördüğüm düşleriem  hayalini gönderdiğinden beri titrer ellerim kalemimi ne zaman elime alsam. Ay gece ile vedalaşırken senli düşler sürüyorum karanlık yanına bir dirhem umut olsun gece ile buluşmasını beklerken . ben ise güneş  ilk ışıkları yakarken  yüreğimin bordo denizlerini , bir bardak çayın buharında demliyorum efkarımın yanlızlık ile olan yoldaşlığını

* kavuşmalarımızın  katili  faili meçhul bir ayrılığını kuçaklarken yazlızlığım. Umutları yelken yapıp özlemini toka ediyorum yüreğimin fırtınalı denizlerinde  seyreden aşkın seren direğine . bir çocuğun dua kalan elleri  kadar utangaç ,özleminin soğuk alevinde yakıp dervişlere yolladığım yürek selamım.

Gözlerinde ayrılığının katiline ferman yazan bakışların ile sustur . yüreğimde isyana  hazırlanan denizlerimin sesini  ve yak  yüreğimden ayrılığa demir alan tüm gemileri.yreğimin sahline vuran tüm deniz yıldızlarını devşir bir bir ve terkrar  deniz ile buluştur. Özleminin şımarıklığı yüzünden  kabaran gözlerimdeki denizlerin  vebalini onlar çekmesin sevgili.

Yine gecenin kör vaktinde yine bir Yusuf’un kuysunun en dibinde sabahlıyorum. Yine bu aşkın sonu hicran şarkısını dinlerken rahmetli Sadri Alışıktan.Yusuf kuyusundan yolladığım dualar  yine mualalk taşı gibi  duruyor  kuyunun tam ortasına ne  geri dönüyorlar nede semaya ulaşıyorlar .hadi sevgili durma sapla  bakışlarını ve öldür içimdeki intihara meyilli    yanlızlığımın bayram sabahı çocukluğunu.

Ayrılığa yazılmış soğuk mektuplarının prangalarını vuruyorum , parmak uçlarımda ısıtığım kalemime ve yakıyorum tüm kavuşmaları  gözlerindeki ıslak denizlerin daha önce  hiçbir geminin demirlemediği koylarında . Gece güne dönerken  gündoğumu sancılarında savuyorum kavuşmanın küllerini günün iki yakasına .



4 Ocak 2018 Perşembe

özlemin yağmalı gözlerimden bardaktan boşalırcasına

hayalin geçerken düşlerimden özlemin  yağmalı gözlerimden bardaktan boşalırcasına .yağmurda uçmayı düşleyen kelebekler gibi özleminden akıp  geçen her dakika kavuşmak için yapılmış dualar iliştirdim.gökkuşağının çıkması için  biraz yağmur yağmalıysa ,kavuşmak içinde biraz özlem çekmek gerek değil mi  ey yar . . *



Hangi çorak susuz topraklardan taşırdın  yüreğimdeki  bordo denizlerin  fırtınalarını.hangi vahanın ortasın susuz  bıraktın  sensizlikte çatlayan dudaklarımı, gözlerinden denizler  taşarken.faili meçhul yanlızlığıma sensizliği ihbar ederken  gecenin kör vaktinde , yüzüne aşina hangi hayalin katiline  soyundun ey yar  .


Kaç kez daha uyanmalıyım seni düşlerken sensizliğin sardığı soğuk geçeğe. gözlerimin sana olan açlığını uykusızluğumda kurduğum düşlerin ile doyurdum. yokluğuna isyanlar biriktirip susmalarımın için zulaladım gecelerde sakalım zamana yataklık  ederdi devşirme kavuşmaları hatırlamak için.susmalarımdaki sessizliği hayra yorma sevgili bu yüreğimdeki yorgun denizlerin bir fırtıanya gebe oluşundandır.
Kavuşmali hayallerin sana dokunuşlarına ,ayrılığın şiirlerini  zulaladım. Bir dirhem kavuşamaya  binlerce özlem ekiyorum. Rengarenk umutlara  yelken açmak  gayesi ile.
sonra gece sabaha dönerken  kavuşmaya dair  tüm umutları tüm hayalelri  seni  bir özleme bağışlıyorum*

sen yüreğini nafile umutlar ile yorma sevgili. Bırak  leş yiyen kuşlar gibi zaman  her gün bir  ben alsın yüreğinden ta ki sadece sen kalana dek yüreğinde. ben den  kalan artıları   yakıp  yüreğinin ateşinde savurursun sevda ağrılarının dağ başlarından. O zaman belki ulaşır nirvanaya umutlar da ki sevdan .
 bakışlarından gizlediğim kavuşmalar dan özlem doğuran yürek var .suskunluğumun içinde  saklanan, dinginliğimi yorarken  aşka yazılmış  dizlerin  noktalama işaretlerinde .
kalemimin kalemini  kırıyorum, sana yazılan şiirlerin dar ağaçlarında kavuşmalarım sehpasını tekmelerken  cepleri rengarenk bilyelerle dolu mutluluğun kekeme coçuğu.